Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Taşkın Yapı

Harun MURATOĞULLARI

Bu inceleme, esasında kapsamlı bir çalışma konusunu teşkil edebilecek taşkın yapılar hakkında genel durumu ortaya koymak, müdahalenin meni davalarına karşılık hangi şartlarda mülkiyet veya irtifak hakkı talep edilebileceğini izah etmek ve bu konuda okuyucu için bir giriş yapmak amacını gütmektedir.

Taşkın Yapı, Arsa Mülkiyeti, Mülkiyet Hakkı, İyiniyet.

I. GENEL OLARAK

Taşkın yapı, sahibinin yapıyı, arsa mülkiyeti sınırlarını aşarak bitişik bir veya birden fazla taşınmazın zemine, toprak altına veya hava sahasına haksız olarak taşırmasıdır. Buradaki haksızlık, taşırılan alanlarda yapı sahibinin, mülkiyete veya gerekli olan irtifak haklarına sahip olmadan, bilerek veya bilmeyerek sahipmişçesine eylemlerde bulunmasıdır. Uygulamada, gayrimenkul inşalarında duvar, köşe, saçak, balkon gibi çıkıntıların bodrum ve mahzen gibi yer altı tesislerinin, kömürlük, odunluk ve daha da önemlisi dükkân, ev apartman gibi yapıların bir kısmının komşu arsaya taştığı sık sık görülebilmektedir. Bu taşkınlıkların bir bölümü taşkın yapıya sebep olanın kötü niyetle yani bilerek hareket etmesinden doğmakla birlikte, istem olmaksızın ve gerekli dikkat ve özen gösterilmesine karşılık da oluşabilmektedir. Taşınmaz alanları birbirinden ayıran sınırların değişken olması, tapu ve kadastro kayıtlarının kesin açıklığı taşımaması ve karışıklığı1, fenni ve teknik planların ve haritaların olmaması söz konusu taşkın yapıların iyiniyetli olarak inşa edilmesinde ileri sürülebilecek gerekçelerdir.2 Dolayısıyla günümüzde sıkça rastlanan taşkın inşaat problemlerine yönelik çözüm metotları hukuk sistemlerinde özel olarak tanzim edilmiş, konunun kamuya sosyal ve ekonomik bağlamda yakından etkileri olması nedeniyle salt tarafların değil, toplum çıkarlarının da düzenlemelerin yapılmasında etkili olduğu görülmüştür.

Evvela izahı gereken mesele, hangi tür taşkınlıkların taşkın yapı sayılacağı veya komşu araziye tecavüz edilmiş her yapının taşkın yapı niteliğinde olup olmadığına ilişkin vasıflandırmadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararında da değinildiği üzere, taşkın yapıdan söz edebilmek için yapının sürekli kalıcı biçimde yapılmış olması ve ana yapıyla arasında sıkı bir bağlantının bulunması gerekir ki, taşkın yapı olarak değerlendirilebilsin ve taşkın yapı hükmü uygulansın.3 Yapının kalıcı yani sürekli olması gerekliliği genel olarak tüm taşınmazların kalıcı olması kuralından çıkan bir sonuçtur. MK md. 728’e göre; başkasının taşınmazı üzerinde kalıcı olmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve bu türden hafif yapılar taşınır mal hükmündedir ve üzerinde bulunduğu arazi ile arasında bütünleyici parça ilişkisi olmaksızın ayrı bir mülkiyet hâkimiyeti söz konusudur. Öte yandan taşkın kısmın ana yapıyla sıkı bir maddi bağlantısının olması, taşkın yapıyı haksız inşaattan ayırır. Bağımsız olarak yer işgal eden taşınmaz taşkın yapı olarak vasıflandırılamaz ve hakkında haksız inşaat hükümleri uygulanır.

Bu inceleme, esasında kapsamlı bir çalışma konusunu teşkil edebilecek taşkın yapılar hakkında genel durumu ortaya koymak, müdahalenin meni davalarına karşılık hangi şartlarda mülkiyet veya irtifak hakkı talep edilebileceğini izah etmek ve bu konuda okuyucu için bir giriş yapmak amacını gütmektedir.