Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

AİHM’in 29 Mart 2010 Tarihli Medvedyef vd.-Fransa Kararı Işığında Açık Denizde Uyuşturucu Madde Kaçakçılığı ile Mücadele

Durmuş TEZCAN

Açık denizde işlenen suçlar bakımından ülkelerin tamamına yakınında farazî ülke teorisine dayanarak gemide işlenen suçların, bayrağını taşıdığı ülke mahkemelerince kovuşturulması kabul edilmiştir. Bu çerçevede 1926 yılında, Lotus ve Bozkurt gemileri arasında meydana gelen çatma olayında, Uluslararası Sürekli Adalet Divanı her bir geminin, bayrağını taşıdığı ülkede kovuşturma yapılmasına karar vermiştir. Bu karar, açık denizde işlenen uyuşturucu madde kaçakçılığı suçunda da geçerli olan bir ilke şeklinde, bu alanda yapılan sözleşmelerde esas alınmıştır.

Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, içtihat oluşturan bir kararında, bu ilkeyi teyit etmekte, açıkça kovuşturmanın aktarılması yönünde temel bir düzenleme olmadıkça, bir başka ülkenin bu gemi adamlarını yakalayıp gözaltına almasını, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali saymaktadır.

- 1.Açık denizde işlenen suçlar da kovuşturmanın nasıl yapılacağı konusunda çeşitli kurallar bulunmaktadır.

Bunlardan ilki 1926 yılında Ege Açık Denizi'nde Fransız bandıralı Lotus isimli gemiyle Bozkurt isimli kömür taşıyan yük gemisi arasında meydana gelen çatma olayı ile ilgili o zamanki milletler cemiyeti ne bağlı Daimi Uluslararası adalet divanı tarafından başkanın oyuyla oyçokluğu sağlanan karardır. Bu karara göre, açık denizde meydana gelen çatmalarda, her gemide işlenen suçlar bayrağını taşıdığı ülke makamları tarafından yargılanır.

Bu kural, önce Brüksel Sözleşmesi ve daha sonra 1958 tarihli Cenevre Açık Deniz Sözleşmesi ve onu izleyen 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ile teyit edilmiştir1.