Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ticaret Kanunu’na Göre Gemi Kira Sözleşmelerinde Kiraya Verenin Ayıptan Sorumluluğu

Liability of the Owner for Defects of the Ship in Charter Agreements Under Turkish Commercial Code

Melda TAŞKIN

Gemi kira sözleşmesinin konusu, bir geminin kullanımının belli bir süre için ve ücret karşılığında devredilmesidir. Eski Türk Ticaret Kanunu’nda gemi kira sözleşmesine ilişkin olarak, sicile kayıtlı gemiler bakımından Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağını düzenleyen tek bir madde bulunmaktayken, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, yaklaşık on bir madde gemi kira sözleşmesi bahsine ayrılmıştır. Ancak her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, eski Türk Ticaret Kanunu ile kıyaslandığında oldukça ayrıntılı hükümler içermekteyse de, kiraya verenin ayıptan sorumluluğunu sadece tamir giderleri ve ayıbın kira ücretine etkisi bakımından düzenlemiştir. Bu nedenle TTK’nın “hüküm bulunmayan hâllerde Türk Borçlar Kanununun adi kira sözleşmeleri hakkındaki hükümlerinin nitelikleri elverdiği ölçüde uygulanacağı” yönündeki 1130. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda, kiraya verenin ayıptan sorumluluğu büyük ölçüde Türk Borçlar Kanunu’nun kira sözleşmeleri için öngördüğü genel hükümlere tâbi olacaktır.

Çalışmada, gemi kira sözleşmesinde kiraya verenin ayıptan sorumluluğu, Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde incelenmiş; uygulamada sıklıkla kullanılan BARECON 2001 standart form sözleşmesinin ayıptan sorumluluğa ilişkin düzenlemeleri de Türk Hukukundaki mevcut sistem ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.

Gemi Kira Sözleşmesi, Ayıptan Sorumluluk, Charter By Demise, Çıplak Gemi Kirası, BARECON 2001.

The subject of the vessel charter agreement is handing over the usage of a vessel to a charterer for a particular time and fee. In the old Turkish Commercial Code numbered 6762, there was only one provision about vessel chartering and this article said that provisions about charter agreement of Turkish Code of Obligations were implemented for the ships which were registered on Turkish Vessel Register. On the contrary, Turkish Commercial Code numbered 6102, in that there are nearly 11 articles about vessel charter agreement, has a much more detailed system for charter agreements. Despite this, in the Turkish Commercial Code, there is no detailed provisions about liability of the owner for defects of the vessel. On the other hand, it is important to emphasize that in Art. 1130 of Turkish Commercial Code says that if there is not any provision in Turkish Commercial Code, provisions about charter agreements of Turkish Code of Obligations numbered 6098 will be implemented. Therefore, liability of the owner because of defects of ships will be tied to charter provisions of Turkish Code of Obligations.

In this study, liability of owner for defects of vessel is examined within the frame of both Turkish Commercial Code and Turkish Code of Obligations. Except that, provisions of BARECON 2001, which is a very commonly used standart agremeent in practice, are evaluated in a comparative manner with these national legislations.

 Vessel Charter Agreement, Liability For Defects in Vessel, Charter by Demise, Bareboat Charter, BARECON 2001.

Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir malını kiracıya kullandırma; kiracının ise karşılığında kararlaştırılan ücreti ödeme borcu altına girdiği tam iki taraflı bir sözleşmedir1. Gemi kira sözleşmesinin konusunu ise, özel olarak “bir gemi” üzerindeki kullanım hakkının belirli bir süre için ve belirli bir bedel karşılığında devri teşkil etmektedir2.

6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nda sadece tek bir maddenin ayrıldığı “gemi kira sözleşmesi”, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda oldukça ayrıntılı şekilde düzenlenmiş3; Türk Borçlar Kanunu m. 299’daki kira sözleşmesi tanımına, kiralanan şeyin “gemi” olduğu vurgulanmak suretiyle, TTK m. 1119’da da yer verilmiştir4. Buna göre, gemi kira sözleşmesi, “kiraya verenin belirli bir süre için geminin kullanılmasını, kira bedeli karşılığında, kiracıya5 bırakmayı üstlendiği bir sözleşme” olarak tanımlanmıştır6.

TTK m. 1119/2’de ise, “kiraya verenin, gemi ile birlikte gemi adamlarını da kiracının emrine vermeyi üstlenmesinin sözleşmenin niteliğini değiştirmeyeceği” hüküm altına alınmıştır7. Bu maddede yer alan “gemi adamlarının kiracının emrine verilmesi” ifadesinin Türk Hukukundaki hangi kurumu karşılamak üzere kullanıldığını (TTK m. 1127/2) anlamak oldukça güçtür. Bu ifade ile TBK m.206 uyarınca kiracının sözleşmeye katılmasının kastedildiği varsayımında, kiracı da kiraya veren ile birlikte taraf sıfatını kazanacak ve anlaşmada aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye katılan (kiracı) ile yanında yer aldığı taraf (kiraya veren), sözleşmenin diğer tarafına karşı müteselsilen alacaklı ve borçlu olacaktır (TBK m. 206/2). Aslında, TTK m. 1127/2’de yer alan ve “Geminin gemi adamlarıyla birlikte kiracının emrine verildiği kira sözleşmelerinde, gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün borç ve yükümlülüklerden kiraya veren, kiracı ile birlikte ve müteselsilen sorumlu olacağını” öngören hüküm de TBK m.206’nın genel sonucu ile uyumlu görünmektedir8. Ancak, kiracının sözleşmeye katılması ve taraf sıfatını kazanması ihtimalinde kiraya verenin artık bizzat çalıştırmadığı işçilerin sözleşmesine taraf olmaya devam edeceği ve işçinin hem kiracının hem de kiraya verenin emir ve talimatlarıyla bağlı olacağı göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, TTK m. 1119/2’deki bu ifadeyi TBK m. 429 uyarınca işçilerin (gemi adamlarının) “hizmet sözleşmelerinin devredilmesi” şeklinde anlamak ve hatta TBK m. 429/2 uyarınca bu devrin de “işçinin yazılı rızasına” tâbi olduğunu kabul etmek kanaatimizce daha isabetlidir9.