Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk Felsefesi Akımları Işığında Speluncean Gezginleri

Analyzing Speluncean Explorersin the Light of Legal Theories

Nazlı Hilal DEMİR

davası Lon L. Fuller tarafından kaleme alınmış farazi bir davadır. Bu dava herhangi bir davada karşılaşılabilecek birçok sorunu içinde barındırmakta ve en önemlisi, görüşlerini belirten hakimler vasıtasıyla hukuk teorilerinin uygulamada ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu nedenle dava özellikle akademisyenler ve hukuk öğrencileri açısından hukuk alanında mevcut teorik ve pratik sorunları tartışabilmek açısından mükemmel bir örnek oluşturmaktadır.

Bu makale ile amacım söz konusu davaya ilişkin olguları ve farklı perspektiflerden olayı değerlendiren hakimlerin ileri sürdüklerini ortaya koymak suretiyle okuyucuyu birbirleriyle çatışan farklı hukuk akımları arasında zorlu bir yolculuğa çıkarmaktır.

Speluncean Gezginleri, Lon L. Fuller, Hukuki Gerekçelendirme, Hukuk Teorileri, Zor Davalar.

The case of the is a hypothetical case which was created by Lon L. Fuller. This case includes many issues that can be encountered in any legal case and most importantly it shows the impact of the legal theories on judicial decisions through the eyes of the fictional judges. Therefore it is a great example for legal scholars and law students to discuss a great variety of theoretical and practical matters in law.

My purpose here is to describe the facts and examine the opinions in the Case of the Speluncean Explorers which explored the facts from the perspectives of conflicting legal theories, in order to take readers on a challenging journey into fundamental theories of law.

Speluncean Explorers, Lon L. Fuller, Legal Reasoning, Legal Theories, Hard Cases.

Speluncean Gezginleri davası, Lon Fuller tarafından 1949 yılında yayınlanmış olan farazi bir davadır1. Fuller bu dava üzerinden birbirlerinden farklı hukuk felsefesi akımları ışığında beş Yüksek Mahkeme hâkiminin görüşünü kaleme almaktadır. Bu doğrultuda, her hâkim farklı bir perspektiften somut olayı değerlendirmekte, benimsediği teori doğrultusunda vardığı kararı gerekçelendirmektedir. Bu görüşler ise bizleri çatışma içerisinde bulunan hukuk felsefesi akımları, hukukun doğası, hukukta gerekçelendirme teorileri, yorum yöntemleri, hâkimlerin hukuk düzenindeki rolü ve hukuk mercilerinin yetkileri ve sınırları gibi önemli konular üzerinde düşünmeye yönlendirmektedir. Bu açıdan, Speluncean Gezginleri davası hukukun hem teorik hem de pratik alanda mevcut sorunlarının (hukuk ve ahlak ilişkisi, güçler ayrılığı, hukuk yaratma vb.) tartışılmasına ilişkin güzel bir örnek oluşturmaktadır.

Bununla beraber farklı hukuk felsefesi akımlarının birbirleriyle nasıl çatıştığını ve bu teorilerin uygulamadaki sonuçlarını görmek açısından yararlı bir araç haline gelmektedir. Bu dava ile beraber hukuk teorilerinin fikir jimnastiğinden ibaret olmadığı ve uygulamada nasıl güçlü bir silaha dönüşebileceği, somut olaylara farklı teoriler açısından yaklaşıldığında yorumların, ileri sürülen gerekçelerin ve özellikle zor davalarda verilen kararların nasıl değişebileceği gözler önüne serilmektedir2.

Fuller eserinde bu davayı tek bir amaç için kurguladığını belirtmiştir: Birbirleriyle çatışma halinde olan hukuk ve siyaset teorilerine ortak bir odak noktası oluşturmak. Bununla beraber Fuller, bu davayı herhangi bir beklenti gütmeden, bir görüşü yerme amacından uzak bir şekilde kurguladığını ileri sürmektedir. Davada ele alınan tüm olguların, kullanılan içtihatların ve sonuca ilişkin kararlarını açıklayan hâkimlerin tamamen kurgusal olduğunun altını çizmektedir. Fuller, bu görüşü reddeden ve bu davada benzerlik arama girişiminde olan okuyucuyu ise davaya ilişkin ileri sürülen görüşlerdeki yalın gerçekleri kaçırabilecekleri konusunda uyarmaktadır.