Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Karar Tahlili: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.04.2008 Tarihli ve E. 2008/6-71, K. 2008/85 Sayılı Kararı Işığında Teşhis İşlemi Sırasında Müdafiin Konumu

Z. Özen İNCİ

ÖZET:

Bilindiği gibi, 2.6.2007 tarihine kadar teşhis işlemi herhangi bir kanuni temele sahip değildi. 2.6.2007 tarihli ve 5681 sayılı Kanunla 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda değişiklik yapılmış ve teşhis, Ek madde 6/9 vd.’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ne var ki, bu değişiklikte ceza yargılaması bakımından son derece önemli bir işlem ve delil elde etme yöntemi olan teşhis sırasında şüpheli müdafiin konumunun ne olacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Her ne kadar öğretide teşhis işlemine müdafiin de katılımının zorunlu olması gerektiği yönünde baskın bir görüş mevcut olsa da, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 15.4.2008 tarihli ve E. 2008/6-71, K. 2008/85 sayılı ilamı ile teşhis işlemi sırasında müdafiin bulunmasının zorunlu olmadığı yönünde karar vermiştir. Çalışmamızda, söz konusu bu karar tartışılarak soruşturma evresinde şüphelinin teşhisi yapılırken müdafiin zorunlu olup olmadığı konusu ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Teşhis, Teşhis Sırasında Müdafiin Konumu.

Giriş

Kelime anlamı “Kim ve ne olduğunu anlama, tanıma, seçme”1 olan teşhis2, hukuki bir kavram olarak, şüphelinin kendisinin veya fotoğraflarının suç mağduruna veya tanığa gösterilmesi ve bu şekilde şüphelinin tanınması olarak ifade edilebilir3.Bu çerçevede, kendisi veya fotoğrafları gösterilen şüpheliye “teşhis işlemine tâbi tutulan”, başka bir ifade ile “teşhis edilen”, bu kişinin suçu işleyen kişi olup olmadığını tespit etmesi istenilen kişiye ise “teşhiste bulunan”, diğer bir ifade ile “teşhis eden” denilmektedir. 5681 sayılı Kanunla değişik Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda (PVSK), “teşhis işlemine tâbi tutulan” ve “teşhiste bulunan” ifadeleri kullanılmıştır.

Teşhis, bir tanıma işlemi olmasının yanı sıra uygulamada sıklıkla başvurulan önemli bir delil elde etme aracıdır. Teşhis işlemi sonucu elde edilen deliller ve düzenlenen tutanaklar mağdur veya tanığın görgüsüne dayandığı ve genellikle suçun ardından sıcağı sıcağına elde edildiği için mahkemeler nezdinde önemli bir delil olarak kabul edilmektedir. Öyle ki, zaman zaman sadece sanığın aleyhine olan teşhis tutanaklarına dayalı mahkûmiyet hükümleri tesis edildiği de bilinmektedir4.