Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İş Güvencesi Yönünden İşveren Vekilinin Tespiti Sorunu

The Problem of Determining Employer’s Representative in the
Field of Job Security

Hasan Ali ÖZYÖRÜK

2003 yılından itibaren hukukumuzda düzenlenmiş olan iş güvencesi sistemi tüm çalışanları kapsamamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu m. 18/son, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçi işe alma işten çıkarma yetkisi olan işveren vekillerini iş güvencesi kapsamı dışında tutmuştur. Madde de belirtilen koşulların bulunması gerekmektedir. Uygulamada yönetim işlevinin tespitinde sorunlar yaşandığı görülmektedir. Özellikle anonim şirketler yönünden yapılan incelemelerde yönetim yetkisi ile temsil yetkisinin karıştığı anlaşılmaktadır. Madde kapsamında bulunmanın sonucu iş güvencesinden dışlanmak olduğundan ötürü maddedeki koşulların somut olayda bulunduğunun tespit edilmesi önem arz etmektedir.

İş Güvencesi, İşe İade Davası, İşveren Vekili, İşveren Vekili Yardımcısı, Yönetim İşlevi, Temsil Yetkisi, İşletme, İşyeri.

Job security system, which is arranged in our judicial system since 2003 doesn’t applicable to all employees. According to the article 18 of Labor Law no 4857, employer’s representative and assistants and employer’s representatives authorized to manage the entire enterprise and authorized to recruit and dismiss employees are excluded from job security. Given conditions of the article are required. In practice it is seen that there are some difficulties in determining the management function. Management function and representation authority are mixed up especially in court examinations for joint stock companies. It is important to determine the given conditions of the article in the concrete case due to employees within the scope of the article are excluded from job security.

Job Security, Re-Employment Lawsuit, Employer’s Representative, Employer’s Representative Assistant, Management Function, Representation Authority, Business, Workplace.

Giriş

2003 yılında hukuk sistemimizin tanıştığı iş güvencesi, yürürlüğe girdiği andan itibaren ve halen de iş hayatının tüm aktörlerini ve yargıyı meşgul etmektedir. Gerçekten de iş güvencesi konusu, getirdiği sınırlamalar ve yaptırımlar ile iş hukukunda en çok tartışılan alanlar içindedir. Fesih işlemi hassas hukukî sonuçları ile iş hukukunun temel ilgi konularından biriyken iş güvencesinin kabul edilmesiyle fesih başka bir boyut kazanmıştır. İş güvencesi işverenin fesih hakkına müdahale etmekte, getirdiği düzenlemelerle işverenin keyfi iş akdi feshi yapmasını sınırlamaktadır. İş güvencesi öncesinde işveren herhangi bir gerekçe göstermeden işçisinin iş sözleşmesini feshetme hakkına sahipti. İşverenin yükümlülüğü yaptığı feshin hukukî sonuçlarını yerine getirmekle sınırlıydı. Örneğin, 2 yıldır işyerinde çalışan bir işçinin iş sözleşmesini bildirimli olarak fesheden işverenin yükümlülüğü işçisine ihbar öneli kullandırmak veya ihbar tazminatı ödemek ve kıdem tazminatı ödemekten ibaretti. İş güvencesi bu yapıya eklemeler yapmıştır. Başka bir ifadeyle, iş güvencesi kapsamında olan bir işçinin iş sözleşmesi, iş güvencesi kurallarına uygun olarak feshedilebilecek olup işveren, feshin hukukî sonuçlarından da ayrıca sorumludur. Burada amaç, taraflar arasındaki menfaat dengesinin sağlanmasıdır. Bir yanda iş ilişkisinin güçlü tarafı olan işveren, diğer yanda ise emeği ile iş ilişkisine dâhil olan işçi bulunmaktadır. Taraflar arasındaki güç farkı ortadadır. Zira bu gerçek, büyük oranda iş hukukunun bağımsız bir alan olarak doğup büyümesine sebebiyet vermiştir. Bu anlamda, taraflar arasında menfaat dengesinin sağlanması iş hukukunda, hem pozitif düzenlemelerde kendisini göstermiş hem yargı içtihatlarında vücut bulmuştur.

İş ilişkisinin sona erdirilmesinde menfaat dengesinin sağlanması adına kurulmak istenen yapıyı bir nebze incelediğimizde; işverenin girişim özgürlüğü ve yönetim hakkı kapsamında işyerinde karar alma hakkı olduğu sabittir. Kaldı ki bu husus Anayasa’da güvence altına alınan konular arasında yer almaktadır. İşveren dilediği kişi ile sözleşme yapma özgürlüğüne sahiptir. İşyerinde karar alma, işyerini yönetme hakkı bulunmaktadır. İşverenin bu hakkı, işçilerin çalışma hakkı ve istihdamın devamlılığının sağlanabilmesi adına sınırlandırılmıştır1. Bu şekilde işçi lehine menfaat dengesinin sağlanması amaçlanmıştır. İşçinin bir gün kendisini kapının önünde bulma düşüncesiyle güvencesiz olarak kalmaması ve iş görme borcunu daha huzurlu ifa etmesi adına iş güvencesi doğmuştur.

İş güvencesi çalışma hayatındaki tüm işçileri kapsamamaktadır. Bu konuda yasal mevzuatta bazı sınırlandırmalar getirilmiştir. Tüm düzenlemelerin sonucu ortaya çıkan tabloya baktığımızda, iş hayatına dâhil olan işçilerin hatırı sayılır bir oranının iş güvencesi korumasının kapsamı dışında kaldığını görmekteyiz.