Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anayasa Mahkemesi Kararlarının Bağlayıcılığı Konusuna Farklı Bir Bakış

Yaşar TUNÇ

ÖZET:

Bu çalışmada Anayasa Mahkemesi kararlarının, gerekçe ve karar kısımlarının ayrı ayrı bağlayıcılıkları olup olmadığı hususu, Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde ve doktrin görüşlerine yer verilerek ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Anayasa Mahkemesi, Karar, Gerekçe, Kararın Bağlayıcılığı, Danıştay, Yasama, Yargı.

1. Giriş

Gerek yazılı ilk Türk Anayasası olan 1876 tarihli Kanuni Esasi gerek 1921 Anayasası gerek de 1924 Anayasasında, kanunların anayasaya uygunluğunun denetimine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Özellikle 1950’den sonra geçilen çok partili demokratik yaşamın işleyişinde karşılaşılan ciddi sorunlar nedeniyle bir Anayasa Mahkemesinin eksikliği ciddi şekilde hissedilmeye başlanmış ve 1961 Anayasası ile Anayasa Mahkemesi kurularak yasama organının kimi tasarrufları anayasaya uygunluk denetimine tabi kılınmıştır.1

Burada, konumuzla bağlantılı olması nedeniyle, 1961 Anayasasının, 1924 Anayasasındaki “Ulusal Egemenlik” ilkesinden farklı bir egemenlik anlayışı getirdiğine değinmekte yarar bulunmaktadır. 1961 Anayasası’nın 4. maddesine göre “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir”. Maddenin bu ilk fıkrası, 1924 Anayasası’nın 3. maddesinden olduğu gibi alınmıştır. Ancak, 1961 ve 1982 Anayasalarının egemenliğin nasıl kurulacağını gösteren tümceleri, 1924 Anayasası’ndan oldukça değişik bir içeriktedir: “Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar tarafından kullanır.” Türk Anayasa tarihi yönünden ele alındığında bu kuralın temel amacının, yasamanın üstünlüğüne son vermek olduğu söylenebilir. İlk kez 1961 ve ondan sonra da 1982 Anayasası’nda benimsenen bu yeni ilkenin, yani egemenliğin Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organlar tarafından kullanılmasının öngörülmesiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulus adına egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkmış; bu yetki yasama, yürütme ve yargı organları arasında paylaştırılmıştır. Yasama organının üstünlüğü ortadan kalktığına göre, yasama faaliyetlerinin de özel yetkili bir yargı yerince denetimi zorunlu hale gelmiştir. Bu görev, 1961 Anayasası ile kurulan Anayasa Mahkemesine verilmiştir.