Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda Manevi Hakları Kullanma Yetkisi

Power to Use the Moral Rights in Law on Intellectual and Artistic Works No. 5846

Cennet ALAS ŞEKERBAY

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (Kısaca FSEK) eser sahibine, eseri dolayısıyla, doğrudan kişiliğine bağlı bir takım haklar tanımıştır. Bu haklar “manevi haklar” olarak adlandırılmaktadır. Eser; sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanat ve sinema eserleri türlerinden birine giren her nevi fikir ve sanat ürünüdür. Bu noktada, eserin, sahibinin hususiyetini taşıması en önemli unsur olarak karşımıza çıkar ve bu unsur eser sahibi ile eseri arasındaki manevi bağı oluştur.

Bu çalışmanın amacı, FSEK kapsamında düzenlenen manevi hakların devre konu olup olamayacağı, geçerli bir devir işlemin nasıl olması gerektiği, hakkın kimler tarafından kullanılabileceği, bu kullanımın süre ile sınırlı olup olmadığı konularını açıklamaya çalışmaktır.

Fikri Mülkiyet, Fikir ve Sanat Eserleri, Telif Hakları, Eser Sahibinin Hakları, Manevi Haklar, Manevi Hakları Kullanma Yetkisi, Manevi Hakların Devri.

Law No. 5846 has recognized a number of rights to the author which are directly connected to the owner’s personality. These rights are called “moral rights”. The work can be described as any intellectual or artistic product bearing the characteristic of its author, which is deemed a scientific and literary or musical work or work of fine arts or cinematographic work. At this point, work must reflect the character of the owner appears to be the most important factor and this factor establishes the moral tie between the author and the work.

The purpose of this study is to try to explain the issues of whether moral rights under the Law No. 5846 can be transferred, how a valid transfer process should be, who will be able to use it and whether this use will be limited to time.

Intellectual Property, Literary and Artistic Works, Copyright, Rights of the Author, Moral Rights, Power to Use Moral Rights, Transfer of Moral Rights.

Giriş

10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 27’nci maddesi; herkesin, toplumun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatları tatmak, bilim alanındaki ilerleyişe katılmak ve bundan yararlanmak hakkına sahip olduğunu ve herkesin sahibi bulunduğu her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserinden doğan manevi ve maddi yararlarının korunmasını isteme hakkı olduğunu kabul etmiştir1. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında ise, eser sahibinin eserinden doğan hakları; mali haklar ve manevi haklar olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkündür2. FSEK m.13/2 gereğince bu haklar, eserin bütününü ve parçalarını kapsar. Eser sahibine tanınan hakların tek bir hak grubu olarak kabul edilmesi (tek cephe teorisi3) ya da mali ve manevi haklar olarak ikiye ayrılması (çift cephe teorisi4) teorik bir temele dayanır. Ancak, FSEK’in mantığında çift cephe teorisi esas alındığından hukuk sistemimizde, mali ve manevi haklar birbirinden bağımsız olarak değerlendirilir5.

Eser sahibinin hakları, her ne kadar ayrı ayrı düzenlenmiş olsa da bu hakların kullanılması genellikle birbirine bağlıdır. Örneğin, mali haklardan olan eseri yayma hakkının kullanılması, bir manevi hak olan eseri kamuya sunma yetkisi bulunmadan mümkün değildir. Benzer şekilde, eserin kamuya sunulmasında eser sahibinin adının açıklanmaması veya eserin değiştirilmesi, eser sahibinin manevi çıkarları kadar maddi çıkarlarını da zedeler6. Bir fikir ve sanat eseri üzerindeki haklar, aslında bütündür ve gerek mali gerek manevi haklar eser sahipliğinden doğan mutlak hak olan telif hakkının sağladığı çeşitli yetkilerden ibarettir. Bu nedenle, FSEK’in yaptığı mali hak ve manevi hak ayrımı pratikte bir anlam ifade etmemektedir. Zira bu haklardan birine yapılan tecavüz, eser sahibinin, hem mali hem manevi yetkilerini etkilemektedir. Diğer taraftan, eser üzerindeki bütün mali nitelikli tasarruflar tüketilmiş olsa da eserle sahibi arasındaki kişisel bağlantı devam eder7. Yargıtay’ın da bu yönde kararları bulunmaktadır8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2007/576 ve K. 2008/2292 sayılı, E. 2007/740 ve K. 2008/8112 sayılı, E. 2009/10711 ve K. 2011/3624 sayılı kararlarında mali ve manevi hakların birbirine bağlı olduğu ve mali haklarda daima manevi bir yanın da mevcut olduğu, mali ve manevi hakların birbirini tamamladığı belirtilmektedir. Nihayetinde, eser sahibinin hakkı, diğer bir ifadeyle telif hakkı, mali ve manevi yönü bulunan mutlak ve inhisari nitelikli bir haktır9.

Kanunun sistematiğinde ayrı ayrı düzenlenmiş olsa da pratikte kesin çizgilerle ayrılması zor olan mali hakların ve manevi hakların, nitelik itibarıyla birçok farklılık taşıdığını belirtmek gerekir. Manevi hakların devri, süresi, hakları kullanabilecek kişiler mali haklara göre özellik gösterir. Manevi haklar, hakkın ekonomik anlamda değer taşımayan yönünü oluşturduğundan, pratikte çok bilinmeyen ve üzerinde durulmayan haklardır.