Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anayasa Hukukunda İsimsiz Özgürlüklerin Sınırlandırılması Sorunu

The Problem of Restraining Anonymous Liberties in Constitutional Law

Aslı GÖLBAŞI DİNÇ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ismen zikredilmemiş olan; ancak her bir insan hareketi ile ortaya çıkan ve Anayasa’da kişiliği geliştirme hakkı kavramı ile ifade edilmiş olan ve dolayısı ile sınırsız sayıda olabilecek özgürlüklere isimsiz özgürlükler adı verilmektedir. Anayasa’da özellikle 2001 değişikliklerinde “genel sınırlama” sebeplerinin ortadan kaldırılması ile birlikte isimsiz özgürlüklerin sınırsız hale geldiği yönünde görüşler ortaya çıkmıştır. Çalışmada öncelikle isimsiz özgürlük kavramına kısa bir giriş yapılmış, ardından sınırsız özgürlük fikrinin temel hakkın doğası ile uyuşmayacağı ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu noktadan sonra bahsi geçen sınırsız özgürlük fikrinin neden ortaya çıktığını gösterebilmek adına mevzuat incelemesi yapılmış ve sorunun nereden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Nihayet ilk başlıkta yer alan “özgürlüğün sınırı” görüşü ile harmanlanarak sınırsız özgürlük olamayacağı fikri savunulmuş ve bunun sebepleri gösterilmiştir. Bu noktada öncelikle belirtilmelidir ki; sınırsız özgürlük fikri en azından üç sebeple bertaraf edilebilmektedir. Bunlar; (i) toplum içinde yaşayan bir varlık olan insanın, toplumun mecbur bıraktığı sosyolojik sınırları, (ii) sınırsız özgürlük anlayışının son tahlilde anarşi ve kargaşaya sebep olabilecek olması, (iii) içkin sınırlar öğretisinin getirdikleridir. Anayasa'da yapılan değişiklerle, karşı karşıya kalındığı söylenen isimsiz özgürlükleri sınırlandırma rejiminde yaşanabilecek problemleri ise yine Anayasa’nın 13. maddesi çözmektedir. Sınırlandırma rejiminde, özel-genel norm ilişkisi ve pratik uyuşum ilkesi çözüm olarak kullanılabilinecektir.

İsimsiz Özgürlükler, Temel Hak ve Hürriyetleri Sınırlandırma Rejimi, 2001 Anayasa Değişiklikleri, İçkin Sınırlar Öğretisi, Pratik Uyuşum İlkesi.

There are anonymous liberties that are not enumerated explicitly in the Turkish Constitution but implicitly expressed under the Article 17 of the Constitution. With the changes in the Article 13, titled as the Restrictions of Fundamental Rights and Freedoms in 2001, there has been a growing critique of the unlimitedness of the anonymous liberties. First, this study elicits a brief introduction to the concept of anonymous liberties. Then, the focus shifts to the main argument which is that the unlimited liberties are not compatible with the nature of fundamental rights. To elaborate on this notion, this study examines the body of current law to demonstrate how the idea of unlimited liberties emerged and at where the problem is. Finally, building on the notion of the limit of the liberty, the paper argues that the idea of unlimited liberties is not feasible. On the contrary, there seems to be at least three instances where the growing concern vis-a-vis the anonymous liberties can be addressed. These are (i) the natural sociological delimitations inherently resulting from individuals' place in a given society, (ii) the implausibility of any prospects for the attainment of unrestrained anonymous liberties which would inherently result in undesirable anarchy (iii) and the reasons laid out with the 'içkin sınırlar' doctrine, respectively. In essence, the aim is to argue that the purportedly unrestrained anonymous liberties are actually limited. Even though there have been changes in the Article 13, the remaining clauses enumerated in the very article appears to be quite effective in resolving any future controversy with regard to the anonymous liberties. To elaborate, the relationship between specific and general norms and “’pratik uyuşum’ principles” are delimitations to the anonymous liberties.

Anonymous Liberties, The Regime of the Restrictions of Fundamental Rights and Freedoms, Constitutional Amendments in 2001, “İçkin Sınırlar”, “Pratik Uyuşum”.

GİRİŞ

İsimsiz hürriyetler anayasada yer almayan, ismen zikredilmemiş; ancak sınırsız sayıdaki her bir insan hareketi ile ortaya çıkan her türlü özgürlüktür. İnsan denilince akla gelebilen her türlü hareket bir isimsiz özgürlük olarak kabul edilecektir. Bu anlamda bahsi geçen özgürlüklerin, anayasalarda tümüyle yer alması elbette düşünülemeyecektir.

1982 Anayasası'nda özellikle 2001 değişiklikleri ile temel hak ve özgürlükler hususunda önemli değişimler yaşanmıştır. Bunlardan bir tanesi de temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması meselesindedir. Değişiklikler ile beraber Anayasa'nın ilk halinde yer alan genel sınırlama sebepleri kaldırılmıştır ve sınırlandırma rejiminde aşağıda daha ayrıntılı olarak incelenecek olan birtakım farklılıklar oluşturulmuştur. Başta genel sınırlama sebeplerin kaldırılması olmak üzere bu değişiklikler ile birlikte artık, anayasada ismen zikredilmemiş olan isimsiz özgürlüklerin sınırlandırılmasının önüne anayasal bir engel konduğu çünkü bu özgürlüklerin ancak genel sınırlama sebeplerinin varlığı sayesinde sınırlanabildiğini iddia eden görüşler ortaya çıkmıştır. Başta bu iddia ile 2001 değişikliklerinin doktrinsel tartışmaları alevlendirdiği görülmüştür. Peki, gerçekten de insanlar artık sınırlandırılamayacak isimsiz özgürlüklere mi sahip olmuşlardır? Bu sorunun cevabını verebilmek için temel hak ve özgürlüklerin ne ifade ettiğinin incelenmesi yerinde olacaktır. Zira toplum içinde yaşayan, sosyal bir varlık olan insanın hareketlerinin sınırsızlığı mümkün müdür ya da mümkün olmalı mıdır sorunsalına yaklaşım şekli – ki bu sorunsalın yüzyıllık felsefi ve sosyolojik geçmişi olan bir konu olduğu gözden kaçırılmamalı- bu soruya verilecek cevabı doğrudan etkileyecektir. Temel hak ve özgürlüklerin doğaları gereği sınırlı olduğunun kabulü ile sınırsız bir isimsiz özgürlük kavramının kabul edilemeyeceği sonucuna varılacaktır.

A. Temel Hak Anlayışı

Çalışmada öncelikle temel hak anlayışından kastın ne olduğunun genel hatlarıyla incelenmesi çalışmanın genel çerçevesinin çizilebilmesi adına faydalı olacaktır. Bu noktada da temel hak anlayışının doğumu ve gelişmeleri üzerinde durulmalıdır.