Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Para Alacaklarına İlişkin İlamsız Takipte İcra Dairelerinin Yetkisinin Belirlenmesi

Determining the Competency of the Execution Offices in
the Ordinary Enforcement Proceedings without Judgment
for the Pecuniary Claims

Cenk Akil,Vildan Peksöz

Bu makale, para alacaklarına ilişkin ilamsız takipte icra dairelerinin yetkisinin belirlenmesine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi, icra dairelerinin yetkisinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin hükümlerine göre belirleneceğini ifade etmektedir. İcra dairelerinin yetkisi kural olarak kamu düzeninden değildir. Bununla beraber, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda kesin yetki olarak belirlenen hallerde, icra dairelerinin yetkisinin de kesin olması gerekmektedir. Ayrıca, İcra ve İflas Kanunu m. 50’deki atfın kapsamı tartışmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi, icra dairelerinin yetkisizliği halinde de uygulanabilmelidir. Bir başka tartışacağımız husus ise, icra dairelerinin yetkisizliğinin itirazın bertarafı için başvurulan icra mahkemesindeki yargılamaya ve itirazın iptali davasının görüldüğü mahkemedeki yargılamaya etkisinin ne yönde olacağıdır.

İlamsız Takip, Yetki, İcra Daireleri.

This article is about determining the competency of execution offices in the ordinary execution proceedings without judgment for pecuniary claims. It is stated in article 50 of the Enforcement and Bankruptcy Code that the competency of execution offices is determined according to the articles of the Civil Procedure Code. As a rule, the competency of execution offices is not a matter of public order. However, when the competency of the courts is absolute according to the code of civil procedure, the competency of the execution offices will be absolute. In addition, the scope of the article’s reference is debated. Article 20 of the Civil Procedure Code can be applicable when the execution office is not competent. Another issue to be discussed in this article is the effect of incompetency of execution offices to the case which is filed to cancel the objection of the debtor.

The Ordinary Execution Proceedings Without Judgment, Competency, Execution Offices.

Giriş

İlamsız icrada yetki, ilamsız icra takibine hangi yerdeki icra dairesi tarafından bakılacağının belirlenmesi anlamına gelmektedir1. İcra daireleri arasında görev uyuşmazlığı söz konusu olmamaktadır2. Görev uyuşmazlığı çıkmamasının sebebi, her derecede bir çeşit cebri icra organının bulunmasıdır3. Yetki açısından ise bazı sorunlar çıkabilmektedir. Çalışmamızda, para alacaklarına ilişkin ilamsız takipte yetkili icra dairelerinin belirlenmesine ilişkin esaslar üzerinde duracağız.

I. Genel Olarak

İlamsız icra yoluyla takipte yetkili icra dairesinin belirlenmesine ilişkin düzenleme İİK m. 50’de yer almaktadır. İİK m. 50’ye göre, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” İİK m. 50’nin HMK’ya4 atfından dolayı, para veya teminat alacakları için yapılan takipte yetkili icra dairesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun genel hükümlerine göre belirlenecektir. Doktrinde, İİK m. 50’deki atfın kapsamının ne olduğu tartışmalıdır. Kuru, İİK m. 50’nin kapsamına HMK m. 20’yi ve yetkiye ilişkin diğer düzenlemeleri dâhil ederken5, doktrinde aksi yönde görüş de ileri sürülmüştür. Aksi görüşe göre ise6, takip ve dava mekanizmaları birbirinden farklıdır. Usulü düzenleyen kanundaki boşluk, açıkça yollama yapılmamış ise diğer bir usul kanununun hükümleri ile doldurulmamalıdır. İİK m. 50’nin atfı hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunun tespiti ile sınırlı olmalıdır; yetki itirazı ve devam eden prosedür hakkında usul kanununda yer alan hükümler takip hukuku için uygulanmamalıdır. Kanaatimizce, İİK m. 50’nin atfı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin hükümlerinin tamamını kapsayıcı bir şekilde ele alınmalıdır. İİK m. 50’de hangi maddelerin atfın kapsamında yer aldığı belirtilmediği gibi, sadece yetkili mahkemeyi düzenleyen kuralların bu kapsamda olduğu da açıkça ifade edilmemektedir. Gerek yetki itirazını düzenleyen HMK m. 19 ve gerekse yetkisizlik halinde yapılacak işlemleri düzenleyen HMK m. 20 hükümleri de yetkiyi düzenlemektedir. Öte yandan, İcra ve İflâs Kanunu’nda söz konusu maddelerin yerini tutacak hükümler de yer almamaktadır. Bu bakımdan, İİK m. 50’nin atfı tüm yetki kurallarını –icra takibine uygun düştüğü ölçüde- kapsayacak şekilde anlaşılmalıdır.

HMK m. 20’ye göre taraflardan birinin “kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir”. İİK m. 50 atfı HMK m. 20’yi de kapsadığından mahkemenin yetkisizlik kararına karşı kanuni şartlar dairesinde istinaf süresinin sona erdiği veya karara karşı istinafa gidilmesi durumunda Bölge Adliye Mahkemesi’nin başvuruyu ret kararından itibaren iki hafta içinde alacaklının yetkisiz icra dairesine başvurarak dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesini talep etmesi gerekir7.