Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

5233 Sayılı Yasa Kapsamında Sosyal Risk İlkesi Gereğince Karşılanacak Zararlar ve İdarenin Sorumluluğunun Sınırları

ÖZET:

Ülkemizde yaşanan terör olayları sonucunda devletin uğradığı ekonomik kayıpların yanında, ayrıca birçok kişi de maddi ve manevi olarak zarar görmektedir. Bu zararların bir kısmı idari eylemler veya işlemler sonucu meydana gelirken, bir kısmı ise idari eylemlerle veya işlemlerle nedensellik bağı kurulamayan zararlardır. Biz bu çalışmamızda idari eylemlerle veya işlemlerle nedensellik bağı bulunmayan, ancak bilimsel ve yargısal içtihatlarla geliştirilen “sosyal risk” ilkesi gereğince karşılanan zararlar ile bu zararların yasal dayanağı olan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında idarenin sorumluluğunu incelemeye çalışacağız.

İdarenin sorumluluğu, Sosyal risk, Terör tazminatı, Kusursuz sorumluluk, Tazminat Yasası.

I. Giriş

İdare hukukunun özellikleri göz önünde bulundurularak, özel hukukta olduğu gibi kamu hukuku alanında da özel hukuktan ayrı, fakat özel hukuktaki sorumluluğa benzer bir sorumluluk geliştirilmiştir.1 Devletin sorumsuzluğu ilkesinin egemen olduğu ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra, özellikle hukuk devleti ve sosyal devlet kavramlarının gelişmesiyle birlikte idarenin sorumluluğu düşüncesi de gelişme göstermiştir. İdarenin sorumluluğuna ilişkin gelişmeler, öncelikle yargı kararları ile ortaya çıkmış;2 daha sonra bu sorumluluk yasal dayanağa kavuşturularak birçok ülkenin hukuk sistemlerinde yerini almıştır3.

Ülkemizde ise idarenin sorumluluğuna ilişkin düşünce ve tazminat uygulamaları, Danıştay’ın 1927 yılında yeniden çalışmaya başlamasıyla kabul görmeye başlamış; ancak 1961 Anayasası’nın 114. maddesinde yer alan “İdare, kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” kuralına kadar geçen dönemde, idareye karşı açılan tazminat davalarında, Danıştay idareyi tazminata mahkûm edebilmek için “ağır hizmet kusuru” arayarak bu konuda sorumluluğun sınırlarını oldukça dar yorumlamıştır4.