Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Banka Teminat Mektuplarında Lehdarın Hak ve Yükümlülükleri

Gülay ÖZTÜRK

Ticari hayatın gelişmesi ile şahsi kefaletlerin yerini birer güven kurumu olan bankaların düzenledikleri banka teminat mektupları almıştır. Garanti sözleşmesi kapsamında düzenlenen banka teminat mektuplarının, garanti altına aldıkları riskin gerçekleşmesi ile garanti alana ödenmesi gerekir. Ancak teminat mektubu düzenlenmesini isteyen ve bu sözleşmenin tarafı olmayan lehdarın, bankaya karşı teminat mektubu düzenlenmesine dayanak sözleşmeyle, muhataba karşı da temel ilişkiye dayanarak talep edebileceği hakları olduğu gibi banka teminat mektubu düzenlenmesi ile bankaya karşı üstlendiği yükümlülükleri vardır.

Banka Teminat Mektubu, Garanti Sözleşmesi, Lehdar, Muhatap, İhtiyati Tedbir, Rücu, Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğü.

A- Teminat Mektuplarının Hukuki Mahiyeti

Banka teminat mektupları, muhataba güven vermeyi amaçlayan özel hukuki muamelelerin bir çeşidini oluşturur. Teminat mektubu sözleşmesinin yapılabilmesi için teşebbüs edilen iş sebebi ile gerçekleşmesi ihtimal dahilinde olan bir rizikonun bulunması gerekir. Banka teminat mektuplarının hukuki mahiyeti konusunda doktrinde ve uygulamada çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar, kefalet , garanti sözleşmesi , sui generis sözleşme ve karma sözleşmedir.1

Doktrinde kabul edilen görüş, banka teminat mektuplarının üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olması nedeniyle bir garanti sözleşmesi olduğudur. Banka verdiği teminat mektubu ile kayıtsız şartsız bir taahhüt altına girmemekte, üçüncü kişi durumunda bulunan lehdarın edimini ifa etmemesi ya da sair rizikoların ortaya çıkması halinde muhatabın uğrayabileceği zararları teminat altına almayı amaçlamaktadır. Bu görüşe göre, teminat mektuplarının geçerliliği üçüncü kişinin borcunun varlığından tamamen bağımsızdır. Ve banka sadece taahhüt ettiği miktara kadar doğacak zararlardan sorumludur.2

Uygulamada ise, Yargıtay 1967 ve 1969 yıllarında verdiği iki İçtihadı Birleştirme Kararında ve daha sonra verilen bir çok kararında3 “…. banka teminat mektupları bir bakımdan üçüncü şahısların fiilini taahhüt niteliğinde olup daima yazılı şekilde düzenlenmektedir. Teminat mektuplarında genellikle bankanın sorumlu olacağı en yüksek miktar rakamla gösterilmektedir. Bankanın sıfatı teminatı veren olduğundan, taahhüdü esas sözleşmeyi yapan taraflardan ve esas akitten ayrı ve tamamıyla müstakildir. Banka bu teminat mektubu ile bir sözleşmeye bağlanmış şahsın vecibesini yerine getirmesini ve getirmediği takdirde teminat alan şahıs için doğacak tehlikeleri kısmen ve tamamen üzerine alır….. Bir kimsenin asıl borçlunun ileri sürebileceği itirazlara bakılmaksızın borcun yerine getirilmemesinden doğan zararın tazminini kabul etmesi halinde, o kimse garanti veren durumundadır. Teminat mektubunu veren banka, bir borç yüklendiğinden bu akdin borçlusu ve teminat alan ise alacaklısı durumundadır. Sözleşme hükümlerini yerine getirme yönünden fiili taahhüt edilen üçüncü şahıs ise bu garanti sözleşmesinin taraflarından değildir. ….” gerekçesiyle, banka teminat mektuplarının, BK’nın 110. maddesinde düzenlenen üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir.