Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yeni Türk Ceza Kanunu’na Göre Suçta Tekerrür

Hüsnü ALDEMİR

Kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle belli bir cezaya mahkum edilmiş olmasına karşın suç işlemede gösterdiği kararlılıkla toplum açısından tehlikelilik arz etmesi tekerrür müessesesinin özünü oluşturmaktadır. Tekerrürün oluşması için sanığın daha önceden işlemiş olduğu bir suçtan dolayı mahkum olması yeterli ve şart olarak kabul edilmektedir. Mahkum olunan cezanın nevi ve miktarı ise önemli değildir.

Tekerrür, İtiyadi Suçlu, Kesinleşmiş Mahkumiyet, Önceden İşlenen Suç, Mükerrir, Suçu Meslek Edinen Kişi, Önceki Mahkumiyetin İnfaz Edilmiş Olması

I- Genel Olarak

765 sayılı Kanun’un 81- 87. maddeleri arasında düzenlenen tekerrür müesesesi 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesinde hükme bağlanmıştır. Kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle belli bir cezaya mahkûm edilmiş olmasına rağmen suç işlemede gösterdiği kararlılıkla toplum açısından tehlikeliliğini ifade eden tekerrür, kişi hakkında hükmolunan cezanın infazı sırasında dikkate alınacak bir neden ve hatta, infazdan sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasının nedeni olarak görülmüştür. Bu nedenle, tekerrür dolayısıyla kişinin cezasında artırma yapan sistemden vazgeçilmiştir. Eski düzenlemeden farklı olarak tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, önceki mahkûmiyetin infaz edilmiş olması gerekmemekle birlikte; tekerrüre ilişkin sürelerin işlemeye başlaması bakımından önceki mahkûmiyetin infaz edilmiş olması aranmıştır.

5237 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile tekerrür hükümleri yanında özel tehlikeli suçlular hakkında verilen cezaların infazına ilişkin hükümlere de yer verilmiştir. Söz konusu maddenin 9. fıkrasına göre, mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.

İtiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu deyiminden ne anlaşılacağı 5237 sayılı TCK’nın 6. maddesinin h, i ve j bentlerinde açıkça hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre;