Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kök Hücre Kavramı ve Kök Hücre Çalışmalarının Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi

Nurullah TEKİN

ÖZET:

Kök hücrenin kalıcı sakatlıklar ve tedavisi imkânsız hastalıklarda vaat ettiği tedavi, bilim dünyasını heyecanlandırdığı gibi hastalarda ve hasta yakınlarında da büyük umutlar doğurmaktadır. Kök hücrenin omurilik yaralanmaları, Parkinson, Alzheimer gibi hastalık ve sakatlıklara çare olma iddiası, son hızla yayılmakta ve araştırmaların bir an önce insanlar üzerinde deneme safhasına geçilmesi istemini kuvvetlendirmektedir. Böyle olunca kök hücre çalışmaları, kamuoyunun büyük ilgisini çekmekte ve bir çok hastalık için mucizevi bir formül olarak görülmektedir. Henüz birçok alanda kesin yararı ispatlanmamış olan bu çalışmalar ülkemizde de başlamıştır.

Bu çalışmada konu iki bölümde incelenmiş, ilk bölümde; kök hücre kavramı, çeşitleri ve kaynakları ile buna yönelik çalışmalara değinilmiş, ikinci bölümde ise; kök hücre ve araştırmalarının dünyadaki tarihsel süreci, bazı Avrupa ülkelerindeki düzenleniş biçimi, bazı önemli protokol ve sözleşmeler ile özellikle Türkiye’deki hukuksal boyutu ve yapılan çalışmalar anlatılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kök Hücre, Tedavi, Etik,Kök Hücre Çalışmalarında Hukuki Gelişmeler, Karşılaştırmalı Hukuk.

Giriş

Tarih boyunca insanoğlunun en büyük hedeflerinden birisi, hastalıklara çare bulmak ve yaşam kalitesini kaybetmeden uzun süre yaşamak olmuştur. Bilinçaltındaki bu ölümsüzlüğe ulaşma isteği, bugüne kadar tıp biliminin tetikleyicisi olmuştur. Genlerin yapılarındaki bozukluklara bağlı hastalıklarda (kanser gibi), bunların kökenine yönelik tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, belki de bu hastalıkların kesin ve kalıcı çözümü olacaktır. Ayrıca böbrek, kalp ve karaciğer gibi hayati önem arz eden organlarda ortaya çıkabilen bozukluklar ve buna bağlı gelişen hastalıklar insan ölümlerinde ön sırada yer almaktadır. Bu hastalıkların ilaçla tedavisi, bazen mümkün olabilmekle birlikte, kimi zaman hayati organlarda meydana gelebilecek yetmezlikler kaçınılmaz bir son olmaktadır. Bu durumda da kişi için uygun organın nakli gündeme gelmektedir. Ancak başka bir hastadan alınan organ genetik yapıdaki farklılık nedeniyle bazen uyumsuzluk göstermekte ve vücut tarafından reddedilebilmektedir. Son yıllarda insanın herhangi bir hücresi kullanılarak deri, kemik ve kalp kası gibi çeşitli dokular üretilebilmektedir. İnsanın kendi hücresinden meydana getirilen organların nakli, hem organ bağışı azlığı problemini hem de vücudun organı reddetme olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Bu sebeple de kök hücre çalışmaları, belki de bilim dünyasının mucizesi ve hayatın kurtarıcısı olarak görülmekte ve içinde barındırdığı çelişkilerle ortaya çıktığı günden beri bilimin en tartışmalı konularından birini oluşturmaktadır.

Kök hücrenin kalıcı sakatlıklar ve tedavisi imkânsız hastalıklarda vaat ettiği tedavi, bilim dünyasını heyecanlandırdığı gibi hastalarda ve hasta yakınlarında da büyük umutlar doğurmaktadır. Kök hücrenin omurilik yaralanmaları, Parkinson, Alzheimer gibi hastalık ve sakatlıklara çare olma iddiası, son hızla yayılmakta ve araştırmaların bir an önce insanlar üzerinde deneme safhasına geçilmesi istemini kuvvetlendirmektedir. Böyle olunca kök hücre çalışmaları, kamuoyunun büyük ilgisini çekmekte ve bir çok hastalık için mucizevi bir formül olarak görülmektedir. Henüz birçok alanda kesin yararı ispatlanmamış olan bu çalışmalar ülkemizde de başlamıştır.