Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Müfettişlerin Düzenlemiş Oldukları Soruşturma Raporlarının Hukuksal Niteliği ve Buna Bağlı Sorumlulukları - Sonuçlar

Mahmut GÖKPINAR

ÖZET:

Bu çalışmada, müfettişlerin soruşturma raporlarının hukuki niteliğinin ne olduğu, gerek ceza hukuku gerek idare hukuku gerekse özel hukuk bağlamında ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, hakaret, iftira, görevi kötüye kullanma suçlarıyla inceleme konumuz arasında bağlantı kurularak sorumluluk sınırının ne olduğu belirtilmiştir. Bu konuda ortaya çıkmış bulunan içtihat değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İdari İşlem, hukuksal değişiklik, müfettişlerin soruşturmaları nedeni ile faili olabilecekleri hakaret, iftira ve görevi kötüye kullanma suçları ve bunlarda hukuka uygunluk nedenleri, aşılması, yetkili merciin emrini ifa, hakkın kullanılması, iddia ve savunma dokunulmazlığı, idarenin sorumluluğu, görev kusuru kişisel kusur ayrımı.

Son yıllarda, özelikle Bilgi Edinme Kanunu yla birlikte, ilgililer haklarında düzenlenmiş olan müfettiş raporları nı talep etmekte, bunlarda yer alan tespit ve değerlendirmelere karşı yargı yoluna gitmektedirler. Müfettiş raporlarının hukuksal nitelendirmesinde bize göre üç farklı boyut vardır. Bunlardan ilki idare hukukunu, diğeri ceza hukukunu nihayetinde ise haksız fiil kapsamında özel hukuku (Medeni- Borçlar Hukuku) ilgilendirmektedir. Bunlardan son iki boyut ancak bir dava ve yargılama konusu yapıldığında ortaya çıkabilecekken idare hukuku boyutu meselenin doğasına içkindir.

A. Müfettiş Raporlarının İdare Hukuku Bakımından Niteliği ve Sonuçları

Genel olarak hukuki işlemler, hukuk düzeninde bir sonuç doğurmak amacıyla yapılan irade açıklamalardır. Kamu hukuku işlemlerinin büyük bir kısmını teşkil eden idari işlemler ise idare fonksiyonunun yerine getirilmesi için yapılan kamu hukuku işlemleridir. Diğer taraftan idarenin yapmış olduğu her işlemi de idari işlem olarak nitelendirmek mümkün değildir. “İdarenin işlemleri”,deyimi “idari işlem” deyiminden daha geniş kapsamlı olup idarenin her türlü işlemi, idari işlem değildir. Yani idarenin, kamu gücünü kullanarak değil de tüzel kişiliğinden kaynaklanan hak ehliyetine dayanarak yapmış olduğu örneğin sözleşmeler idarenin işlemi olmakla birlikte idari işlem sayılmazlar. İdari işlemlerden, idarenin ilgilinin rıza ya da talebine bağlı olmaksızın yapmış olduğu işlemler tek yanlı idari işlemlerdir ve ağırlıklı bir kısmı oluşturmaktadırlar. Bunlardan, bir kişi ya da duruma ilişkin olarak yapılanlar ise bireysel idari işlemlerdir. Bunlarla belli kişiler için yeni hukuki durumlar yaratılır, değiştirilir veya kaldırılır. Bu nedenle idari kararlar olarak da adlandırılmaktalar.1 Yani idarenin bir işlemi, kararı, hukuksal etki ve sonuç doğurma kabiliyetleri bulunduğu sürece ve ölçüde idari işlem olarak kabul edilecektir. Kamu gücünün bir yansıması olarak da hukuken herkes için bağlayıcı olacaktır.2 Sonuç olarak da bir idari işlem doğrudan hukuki sonuç doğurabilen bir işlemdir. Bu nedenle de müfettiş raporları bir idari işlem niteliği taşımaz. Söz konusu raporların, doğası gereği, kişiler üzerinde doğrudan bir hukuksal sonuç doğurmaları mümkün değildir. Bunlar hazırlık işlemi niteliğinde olup bağlayıcılıktan uzaktırlar.3 Yani müfettişler, raporlarında getirmiş oldukları tekliflerden dolayı kişiler hakkında bir karar verme durumunda değildirler (Danıştay 1. D. E: 2006/1269, K:2007/141).Esasen idari bir işlem iki aşamada alınmaktadır. Bunlardan ilki soruşturma ve hazırlık aşaması diğeri ise karar aşamasıdır. Ancak ikinci aşamaya geçebilen idarenin işlemleri idari işlemdir ve kişiler üzerinde etki ve sonuç doğurur.4 Aksi halde yani birinci aşamada kalanlar, bir tespit, bir görüş, bir öneri olmanın ötesine geçemez ve bununda hukuksal bir değeri olamaz. Müfettiş raporları bu bağlamda hazırlık aşamasına dahildirler ve bağlayıcı olmaktan uzaktırlar.5 Yani kesin ve doktrindeki tabirle “etkili” değildirler.6 Söz konusu raporlara bağlayıcılık atfetmek, bir denetim organı olan teftiş biriminin icrai karar alan birim haline dönüştürülmesi demek olur ki bu durumu, ne kamu yönetimiyle ne teftiş sistemin doğasıyla bağdaştırmak mümkün değildir.7 Müfettiş raporları, soruşturma ve iddia konusu olayların hukuksal, olgusal ve vakıa boyutlarıyla objektif tespiti niteliğindedir. Bir mütalaadır. Uygulamada da müfettişlerce getirilen önerilerin yürütülmesi, idari makamların takdirinde olan bir olgudur. İdare gerekli ve uygun görüyorsa söz konusu raporu ve getirilen önerileri dikkate alıp uygular ve bunu bir idari işlem niteliğine kavuşturur; aksi durumda ise itibar etmez, bir görüş olarak kalır.