Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların İdarece Karşılanma Usulü

Mustafa KÖKSAL

ÖZET:

Çalışmamızda, 1980’li yıllardan itibaren yoğunlaşan terör olayları sonucu bireyin uğradığı zararların karşılanması amacıyla çıkarılan ve henüz çok yeni bir düzenleme olan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanuna yönelik açıklamalar yapılarak, idarenin terör olaylarını önleyememesi nedeniyle bireyin zarara uğraması durumunda, idarenin bu zararları karşılayıp karşılamayacağı, karşılayacaksa hangi ilkeler doğrultusunda nasıl bir usul izleyerek karşılayacağı hususlarına yer verilecektir. Diğer yandan, Danıştay, konunun çok yeni olması sebebiyle, çalışmamız içeriğine yönelik henüz çok az sayıda karar verdiğinden, çalışmamızda Danıştay’ın en son verdiği kararlarla birlikte, yerel mahkeme kararlarına da yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Terör, İdare, Zarar, Birey, Karar.

A. Giriş

1980’li yıllardan günümüze kadar devam edegelen terör eylemleri nden, gerek bireylerin ve beraberinde toplumun gerek Devletin büyük tahribatlara uğradığı herkesçe bilinmektedir. Her ne kadar, Devlet, terör eylemleri karşısında kendisini savunabilecek donanımlara sahipse de bireyin bu güce ve donanımlara sahip olmadığı aşikârdır. Kendisini koruyamayan ve salt toplumun bireyi olması sebebiyle ve tamamen kendi dışında gelişen olaylar neticesinde zarara uğrayan bireyin uğradığı zararın; güçlü olan, bireyleri, tehlikeli toplumsal kargaşa ve faaliyetlerden koruması gereken Devlet tarafından giderilmesi gerekmektedir.

1982 Anayasası’yla yaşama hakkı Devletin teminatı altına alınmış bulunmaktadır. Bireyin, kendisinin ya da yakınının hayat hakkının, terörist eylemlerle sınırlandırılması veya yok edilmesi elbette Devleti harekete geçirecek en büyük olgudur. Şayet bu görev, tam anlamıyla yerine getirilememişse, elbette, ortaya çıkan maddi ya da manevi zararlar yine Devlet tarafından karşılanmalıdır. Terör eylemleri sonucu zarara uğrayan bireyin bu zararının giderilmesi, aynı zamanda sosyal devlet olmanın da bir gereğidir.