Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Borçlar Kanunu’na Göre Satıcının Ayıptan Sorumluluğunda Alıcının Sözleşmeden Dönme Hakkı

The Right of Rescission of Buyer in Defect Liability Under Turkish Code of Obligations

Şeyda DURSUN KARAAHMETOĞLU

Satılanın ayıplı olması halinde alıcı satış sözleşmesinden dönebilir. Sözleşmeden dönme hakkı alıcının en radikal ve kapsamlı olan seçimlik hakkıdır. Zira sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasıyla birlikte, sözleşme ilişkisi bir tasfiye ilişkisine dönüşür ve alıcı, satılanı geri vererek ödediği satış parasını faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ayrıca alıcı satılanın ayıplı maldan doğan doğrudan ve satıcının kusurlu olması halinde dolaylı zararlarının tazminini talep edebilir. Ayıbın sebep olduğu doğrudan ve dolaylı zarar arasındaki ayırım nedensellik bağının yoğunluğu ölçütüne göre belirlenir. Ancak sözleşmeden dönme hakkının kullanımı her zaman adil sonuçlar doğurmayabilir. Şöyle ki, somut olayda eğer sözleşmeden dönme ağır sonuçlar doğuyorsa, bu durumda satılanın onarılması ya da satış bedelinde indirim yoluna gidilebilir.

Ayıptan Sorumluluk, Sözleşmeden Dönme Hakkı, Dönmenin Sözleşmeye Etkisi, Sözleşmeden Dönme Hakkının Sınırlandırılması, Doğrudan ve Dolaylı Zararların Tazmini.

The buyer can exercise the right of rescission, if the purchased object is defective. The right of rescission the most radical and extensive right of buyer, since the contractual relation between the buyer and seller turns into a liquidation relation when the buyer exercises the right of rescission. As a result of rescission, the buyer can claim for sale price together with interest. Furthermore, the buyer can claim for the compensation of direct and, if the buyer is at fault, indirect damages, that stem from defect. The distinction between direct and indirect damages based on the causal relation. However, the exercise of the right of rescission does not always produce fair results. In other words, if the exercise of the right of rescission leads to severe consequences, the buyer can claim either for reduction in the sale price or repair of the purchased object.

Defect liability, The right of Rescission, The Impact of Rescission on the Contract, The Limitation of the Right of Rescission, Compensation of Direct and Indirect Damages.

I. SATICININ AYIPTAN SORUMLULUĞUNDA ALICININ SÖZLEŞMEDEN DÖNME HAKKININ KAPSAMI VE SÖZLEŞMEYE ETKİSİ

TBK. m. 227 I’e göre, satılanın ayıplı olması halinde, alıcı satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hakkı yenilik doğuran bir haktır1. Alıcının dönmeye ilişkin irade beyanı satıcıya ulaştığı anda hüküm doğurur ve sözleşme ilişkisi çözülür2. Dolayısıyla, alıcının, satılanın ayıplı çıkmasından ötürü sözleşmeden dönme hakkını mutlaka dava yoluyla kullanmasına gerek yoktur3. Satıcı dönmenin şartlarının oluşmadığı iddiasıyla dava yoluna başvursa bile, mahkemenin kararı inşai değil açıklayıcı niteliktedir4. Ancak yine de, alıcı sözleşmeden dönme hakkını dava yoluyla da kullanabilir5. Bundan başka, dönme hakkının kullanılması kural olarak herhangi bir şekle bağlı değildir6. Yalnızca ticari işler bakımından bir istisna bulunmaktadır. TTK. m. 18 III’e göre, ticari işlerde sözleşmeden dönmeye ilişkin ihtar ya da ihbarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak e-posta ile yapılır7.

Eski 818 sayılı Borçlar Kanunu 202. maddesinin birinci fıkrasında “dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey’in fesh edilmesini… dava eder.” düzenlemesine yer vermişti. Her ne kadar düzenlemede fesihten bahsedilmekteyse de, burada anlaşılması gereken alıcıya tanınmış bir dönme hakkının varlığıdır. Zira fesih, sürekli bir borç ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir haktır8. Oysa ki dönme hakkı ani edimli borç ilişkilerine özgü olarak sözleşmeyi sona erdirme imkanı veren bir haktır. Bu sebeple, TBK. m. 227’deki düzenlemede fesih yerine “dönme” kavramının kullanılması isabetli bir değişiklik olmuştur9.

Dönme hakkının kullanılmasının sözleşmeye etkisi tartışmalıdır. Klasik teoriye10 göre, dönme hakkı bozucu yenilik doğuran bir haktır ve bu hakkın kullanılması ile sözleşme geçmişe etkili olarak ortadan kalkar. Bu bağlamda, yerine getirilmemiş edimler kendiliğinden sona erer. Sözleşmesinin ifasına yönelik yerine getirilmiş edimlerin iadesi ise, hukuki sebepten yoksun kaldıkları için, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak talep edilebilir. Bu talep TBK. m. 82’ye göre iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak sebebe bağlı tasarruf işlemlerinde iadenin sebepsiz zenginleşmeye dayanıp dayanmayacağı noktasında klasik görüş taraftarları ikiye ayrılmaktadır. Klasik teori taraftarlarının bir kısmı11, tasarruf işlemi gerçekleştirilirken geçerli bir hukuki sebebin mevcut olduğu ve dönme üzerine bu sebep ortadan kalksa da tasarruf işleminin geçerliliğinin bundan etkilenmeyeceği görüşündedir. Bu nedenle sebebe bağlı tasarruf işlemlerinde de yerine getirilmiş edimlerin iadesi sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanacaktır. Klasik teori taraftarlarının diğer kısmı ise12, sözleşmeden dönme üzerine sebebin ortadan kalkacağını ve tasarruf işleminin ise bu durumundan etkilenip geçersiz hale geleceğini savunmaktadır. Bu sebeple sözleşmeden dönme üzerine yerine getirilmiş edimlerin iadesi ayni hakka dayanacaktır. Son zamanlarda Yargıtay’ın da bu görüşü destekler nitelikte bazı kararları bulunmaktadır13.