Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sarhoşluğun Hareket ve Kusur Yeteneği Üzerinde Etkisi

Ömer ÇELEN

GİRİŞ

Alkol ve uyuşturucu maddeler insan bilinci üzerinde etkilidirler. Bu maddeleri kullanan kişilerin suç işlemeleri halinde ceza sorumluluklarının kanunda belirlenmesi gerektiği açıktır. Sarhoşluk hali olarak isimlendirilebilecek olan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma Türk Ceza Kanununun (TCK) 34. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin ilk fıkrasında “İrade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye” ceza verilmeyeceği düzenlendikten sonra, 2. fıkra ile “iradî olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında” birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.

Kişinin algılama ve irade yeteneği üzerinde etkili olan alkol ya da uyuşturucu maddeler, bu maddelerin etkisi altında iken işlenen fiilde mevcut kusurun faile yüklenebilmesi açısından önem arz etmektedirler. TCK m. 34’te yer alan hüküm bu tür maddelerin kullanılmasının isnat yeteneği üzerinde etkisini düzenlemektedir. Bu düzenleme ile alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında olma bakımından ikili bir ayrıma gidildiği görülmektedir. Buna göre sarhoş edici maddelerin iradi olarak alınması haline doktrinde “iradi – ihtiyari sarhoşluk”, irade dışında alınması hali de “iradi olmayan – arızi” sarhoşluk adı verilmektedir1.

Kişinin gerçekleştirdiği fiildeki kusurunun kendisine yüklenebilmesi için işlediği fiilin hukuki anlam ve neticelerini algılayabilmesi2 ve davranışlarını bu algılamasına göre yönlendirebilmesi gerekir. Suçun unsurlarının oluşmasından sonra, suç oluşturan fiilin faile bireysel isnadiyeti3 için bulunması gereken isnat yeteneğinin aranacağı an, suç oluşturan fiilin gerçekleştirilmesi anıdır4. Alınmış olan alkol ya da uyuşturucu maddeler kişinin hareket kabiliyetini etkileyebileceği gibi, bilinci üzerinde de etkili olacaktır5. TCK’da yer alan düzenleme alkol ya da uyuşturucu maddenin kişinin sadece iradesi üzerindeki etkisi ile ilgilidir. Buna karşın bu maddelerin kas yapısı üzerindeki etkileri, dikkat dağınıklığı gibi sonuçları asıl olarak hareket kapsamında önem taşırlar. Bu durum genellikle kişinin taksirini ilgilendiren bir husus olup her olay bakımından alkol ya da uyuşturucu maddenin kişide dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık oluşturacak tarzda hareket etmesine neden olacak dereceye ulaşıp ulaşmadığının incelenmesi gerekir6. Başka bir ifade ile sadece alkol ya da uyuşturucu madde kullanılmış olması taksirli davranıldığının kabulü için tek başına yeterli olmayacaktır.