Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Asker- Sivil İlişkilerinin Dengeye Ulaşması İçin Zaman Gereksinimi

Time Needed to Re-Balance the Relations between the Military and Civilians in Turkey

Mahmut AKPINAR

Türkiye’de sivil yönetimin asker üzerindeki kontrolü için 2000’li yıllarda önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle Milli Güvenlik Kurulu üzerinde yapılan değişiklikler bu kurulun etkisini azaltarak sivilleşmesi yönünde değişmesine katkıda bulunmuştur. Ancak bu düzenlemelere rağmen askerlerin siyasete müdahaleleri devam etmektedir. Özellikle 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde etkisini gösteren bu hareketlilik, sonrasında da güncel konularda görüş bildirme suretinde siyasete dâhil olma şeklinde devam etmiştir. Bu çalışma askerler üzerinde sivil kontrolünün sağlanması için kültürel değişimin gerektiği, bu değişiminse zamanla gerçekleşeceği üzerinde durmaktadır. Kültürel değişimin sağlanması ve sivil kontrolünün yerleşmesi ise şimdiye kadar sivilleşme adına atılan yasal adımlardan geri dönülmemesi, bunların uygulanmasında titizlik gösterilmesi ve caydırıcılık sağlayacak yeni düzenlemelere gidilmesi ile mümkün olacaktır.

Ordu, Sivil, Milli Güvenlik Kurulu, Demokrasi, Sivilleşme

In Turkey there have been vital regulations in order to secure the civilian control over the military since 2000s. Especially the reforms about the National Security Council, decreased its influence over the elected bodies and converted it to a more civilian institution. Nonetheless, military influence on the politics continues. The military influence was revealed more clearly in 2007 Presidential Elections and signaled itself through the statements from the military about political matters. This study mentions necessity of a cultural change in the military for an effective civilian control over military and its time consuming nature. In order to achieve such cultural change it is necessary not to retreat from the reformsand ensure their implementation and increase dissuasiveness those not abide by the law consistently.

Military, Civil, National Security Council, Democracy, Civilizasyon

1. Giriş

Türkiye’de askeri bürokrasinin yönetimdeki konumu kendine özgü bir yapıya sahiptir. Bu yapı Batılı demokrasilerde olduğu gibi askerin mutlak bir şekilde sivil otoritenin kontrolünde olduğu bir yapıyı yansıtmaz. Ancak aynı yapı Latin Amerika’da olduğu gibi askerlerin yönetime geldiği ve yerleşerek ayrılmadığı bir özellik de göstermemektedir.1 Türkiye’de asker-sivil ilişkileri demokratik devletlerin standartlarına uymamakla birlikte yapılan müdahaleler sonrasında parlamenter seçimlerin yapılarak askerlerin “hızlıca barakalarına geri döndüğü” görülmektedir. 2 Bu açıdan fiziki olarak yönetimde kalarak kalıcı askeri diktatörlüklerin kurulduğu söylenemez.

Ancak bu durum askeri bürokrasinin müdahalesinden arî sivil bir yönetimin söz konusu olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Zira Türkiye’de askeri müdahaleler sonrasında yapılan düzenlemeler ve anayasal değişiklikler yoluyla askeri bürokrasinin müdahalesine ve siyasete yön vermelerine dair açık kapılar bırakılmıştır.3 Buna göre 1960, 1971 ve 1980 müdahaleleri sonrasında yapılan değişiklikler ile bu müdahalelerin cereyan edilebileceği “siyaset dışında bir alan” oluşturulmuştur.4 Örneğin 28 Şubat post-modern darbesi sonrasında hazırlanan bazı düzenlemeler5 anayasaya aykırı olmalarına rağmen uygulamaya konulmuş ve askeri vesayetin dayanak noktalarından birisi olarak kullanılmıştır. Bu durumda askeri vesayetin siyasete erişim kanallarının darbe sonrasında oluşturulan başta anayasalar olmak üzere diğer yasal düzenlemeler sayesinde ortaya çıktığı ifade edilebilir.

Öte yandan siyaset üzerinde askeri etkinin artmasıyla birlikte askeri kurumların üzerindeki hesap verilebilirlik ve sivil kontrol olanakları da sınırlanmıştır. Bu durumda da askeri uygulamalar ve faaliyetlerin büyük bir kısmı sadece askerin yönetiminde ve kontrolünde herhangi bir denetim ve hesap verebilirlik mekanizması olmadan yerine getirilmekteydi. Buna göre savunma bütçelerinin asker tarafından belirlendiği, askeri terfi ve atamaların yine askeri bürokrasi tarafından gerçekleştirildiği, yargılamanın askeri yargı organları ile ayrı bir şekilde gerçekleştiği bir yapı oluşmuştur.6 Yine askeri kurumlar kendi ticari şirketlerini kurmak suretiyle bütçe dışında da kaynaklara sahip olmuş ve bu yapılanma sayesinde ekonomi üzerinde de etkili olma fırsatını yakalamışlardır.7