Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Tutuklama ve Güncel Sorunlar

Yasemin F. SAYGILAR

ÖZET:

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile adli kontrol, uzlaşma, mecburi müdafiilik, iddianamenin iadesi gibi yeni birçok müessese getirilmiş ve tutuklama koruma tedbiri de ceza yargılama sisteminde gerçekleştirilen değişikliklerle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Bu şekilde, delilden sanığa gitme sistemi ile hukuk devleti ilkesi en doğru şekliyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Ancak neredeyse dört yılı bulan CMK uygulaması, hukukun evrensel ilkelerine ve insan haklarına saygılı bir hukuk devletinde yaşanmaması gereken bazı sorunların hâlâ mevcut olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada uygulamada yaşanan güncel sorunlar çerçevesinde tutuklama koruma tedbirine ilişkin düzenlemeler ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Tutuklama, Koruma Tedbiri, Gıyabi Tutuklama, Kuvvetli Suç Şüphe, Delilden Sanığa Gitme İlkesi, Delilleri Karartma Tehlikesi.

1. Tanım

Şüphelinin veya sanığın kişi özgürlüğünün yargıdan (hükümden) önce, hâkim kararı ile sınırlandırılarak tutukevi adı verilen yere konmasına tutuklama denir1. Kişilerin keyfi olarak yakalanması veya tutuklanması durumunda kişi özgürlüğüne ve güvenliğine ağır bir müdahale teşkil edebilecek bir koruma tedbiri olan tutuklama, gerek Anayasa (m. 19) gerek uluslararası sözleşmelerle düzenlenmiştir. AİHS m. 5 c.1, “herkesin özgürlüğe ve güvenliğe hakkı vardır” düzenlemesini içermekte ve mutlak bir hak teşkil eden bu durumun hangi nedenlerle kısıtlanabileceğinden söz etmektedir2. Bunların başında ise kamu düzeninin korunması amacıyla suçların kovuşturulması gelmektedir. Zira AİHS m. 5/1 c. 1’de “bir suç işlediği şüphesi altında olan yahut suç işlemesine veya suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul sebeplerin mevcudiyeti dolayısıyla, tutuklanması” amacıyla kişi özgürlüğünün sınırlanabileceği kabul edilmiştir. Bu bakımdan tutuklama için, AİHS m. 5/1’de öngörülen tutuklama nedenlerinden birisinin (“suç işleme şüphesi”, “suçun işlenmesinin önlenmesi” veya “kaçmayı önleme”) mevcut olması gerektiği için, ceza muhakemesi ile bağlantılı olmaksızın tutuklamanın gerçekleştirilmesi ya da sayılan nedenler dışında kalan bir nedenle tutuklama yoluna gidilmesi mümkün değildir.

5271 sayılı CMK m. 100/1’e göre, kuvvetli suç şüphesi nin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Ceza muhakemesinde bir koruma tedbiri olan tutuklamanın Anayasaya ve kanunlara uygun olarak yapılmaması durumunda haksız tutuklamadan söz edilir ve CMK m. 141 ve devamı maddelerine göre, bu işleme maruz kalan kişilere tazminat ödenmesi gerekebilir.