Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yatırım Mahkemesi Sistemi: Uluslararası Yatırım Tahkimi Sona mı Eriyor?

Investment Court System:Is International Investment Arbitration Coming to an End?

Pınar KARACAN

Avrupa Birliği’nin Teklifiyle birlikte günümüzde önemli ticaret ve yatırım anlaşmalarında “yatırım mahkemesi” düzenlemeleri yer almıştır. Çalışma “yatırımcı-devlet” tahkimine getirilen eleştirilere çözüm bulmak amacıyla getirilmiş “yatırım mahkemesi sistemi”ni, düzenlemenin yer aldığı anlaşmalar doğrultusunda ve Avrupa Birliği hukuku dinamikleri dikkate alarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma aynı zamanda “yatırımcı-devlet” tahkimine ilişkin getirilen diğer önerileri de inceleyerek bundan sonraki süreçte yapılabilecekler konusunda fikir üretmeyi amaçlamaktadır.

Yatırım Mahkemesi Sistemi, Yatırımcı-Devlet Tahkimi, Uluslararası Yatırım Hukuku, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı.

Following the European Union’s Proposal major European Union trade and investment agreements have “investment court” provisions. This paper aims to analyse the “investment court system”, that was proposed due to the criticism on “investor-state” arbitration, based on agreements with provisions on “investment court” and by taking into consideration the dynamics of the European Union law. The paper also examines the alternative proposals for “investment-state” arbitration in order to contribute to the development of the area.

Investment Court System, Investor-State Arbitration, International Investment Law,Transatlantic Trade and Investment Partnership.

Günümüzde uluslararası yabancı yatırımlara ilişkin yasal çerçeveyi oluşturan yaklaşık 3000 uluslararası yatırım antlaşması (International Investment Treaties-IIAs) bulunmaktadır.1 Bu anlaşmalar iki taraflı yatırım anlaşmalarından (Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları (YKTK)) (Bilateral Investment Treaties-BITs) veya yatırıma ilişkin düzenlemeler içeren iki taraflı ya da çok taraflı serbest ticaret anlaşmalarından oluşmaktadır. Anlaşmalar birebir aynı olmamakla birlikte gerek esasa ilişkin getirdikleri düzenlemeler gerekse uyuşmazlık halinde öngördükleri uyuşmazlık çözüm yöntemleri benzerdir. Çoğu uluslararası yatırım anlaşmasında esasa ilişkin getirilen düzenlemelerin uygulanabilirliği yatırımcıya sağlanan “yatırımcı-devlet” tahkimi ile güvence altına alınmıştır.2

Ancak son yıllarda özellikle Philip Morris v. Avusturalya3 ve Vattenfall v. Almanya davası4 sonrası “yatırımcı-devlet” tahkimi çok tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle devletlerin düzenleme getirme hakkı (right to regulate) konusu ve bazı hakem kararları sonrası ülkelerin tazminat ödemek durumunda kalması veya böyle bir algının oluşmuş olması sebebiyle “yatırımcı-devlet” tahkimi konusu hem basının dikkatini çekmiş hem de sivil toplum örgütlerinden ve halktan tepki görmeye başlamıştır. Bu sürece zaten eleştirisel bakan ve birliğin mahkemesinin yetkili olması gerektiği görüşünü savunan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun “AB-ABD (Amerika Birleşik Devletleri) Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı” (Transatlantic Trade and Investment Partnership-TTIP) görüşmelerini vesile edip tartışmaları yoğunlaştırması üzerine “yatırımcı-devlet” tahkimini en azından görüşülen anlaşmalar kapsamında “Yatırım Mahkemesi Sistemi” (Investment Court System-ICS) halini almıştır. Bu çalışma kapsamında AB teklifiyle5 getirilen ve aşağıda ele alınacak AB anlaşmalarında yer alan mahkeme “yatırım mahkemesi” olarak kullanılacaktır. Aşağıda ele alınacağı üzere halı hazırda üç anlaşmada “yatırım mahkemesi” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu değişiklikle birlikte incelenmesi gereken konu “Yatırımcı-Devlet Uyuşmazlık Çözümü (Investor-State Dispute Settlement-ISDS) yatırım uyuşmazlıkları için eş anlamlı kullanılırken AB teklifi ile acaba “yatırım yargısı” (investment trial) na mı dönmüştür ya da dönüşmekte midir?6

Çalışmada öncelikle mevcut tartışmanın başlangıç noktası olan “yatırımcı-devlet” tahkimi eleştirilerine değinilecektir. Eleştirilerin tartışılmasının diğer amacı ise mevcut sistemi tamamen değiştiren AB teklifi yerine mevcut sistemde değişiklik yapılarak sorunların çözümünün mümkün olup olmadığı konusuna dikkat çekmektir. Çalışmada daha sonra AB teklifi ile ortaya çıkan “yatırım mahkemesi” düzenlemeleri ve düzenlemelerin yer aldığı anlaşmalar değerlendirilecektir. Çalışma ayrıca teklife ilişkin sorunları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Mevcut tartışma AB teklifi üzerinden yürütüldüğü için konuya AB hukukunun dinamikleri ve AB hukukunun kendine özgü yapısı-sui generis yapısı dikkate alınarak yaklaşılmalıdır. Özellikle Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (Adalet Divanı) yeni mahkemenin yetkisi konusunda nasıl karar alacağı önem arz etmektedir. Çalışmada Adalet Divanı’nın ilgili görüşleri ve kararları dikkate alınarak değerlendirme yapılacaktır. Çalışma son olarak yapılan teklifin sadece AB açısından ve AB anlaşmaları açısından ileri sürülmüş olması sebebiyle konunun daha geniş kapsamlı, uluslararası boyutta ele alınıp alınmaması gerektiği konusu yapılan diğer öneriler de dikkate alınarak değerlendirilecektir.