Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

TBK m.71/ F.4 Hükmüne Alternatif Çözüm: Örtülü Boşluk

An Alternative Solution to Article 71/4 of Turkish Code of Obligations: An Implied Legal Gap

M. Murat İNCEOĞLU, Gökçe KURTULAN

Türk Borçlar Kanunu’nun 71. maddesinin son fıkrası, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş ise, bu tür faaliyetlerden zarar görenlerin denkleştirilme isteyebileceğini düzenlemiştir. Bu hükmün nasıl yorumlanması gerektiği konusunda doktrinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Kanaatimizce burada örtülü bir kanun boşluğunun bulunduğu kabul edilmeli ve bu boşluk tam tazminat ilkesi ile doldurulmalıdır.

Tehlike Sorumluluğu, Kusursuz Sorumluluk, İzin Verilen Risk, Fedakarlığın Denkleştirilmesi, Örtülü Kanun Boşluğu, Tam Tazminat İlkesi.

Article 71/4 of Turkish Code of Obligations stipulates that damages arising from allowed risks are to be compensated with an appropriate requital. Many views have been expressed as regards to the correct interpretation of this clause. In our view, there exists an implied legal gap in Article 71 of Turkish Code of Obligations and this gap shall be filled in accordance with the principle of full compensation.

Liability for Risk, Strict Liability, Allowed Risks, Balancing of Sacrifices, Implied Legal Gap, Principle of Full Compensation.

Türk Borçlar Kanunu’nun 71. maddesi tehlike sorumluluğunu genel bir hükümle düzenlemiştir. Söz konusu hükmün ilk fıkrasına göre, “Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur”.1Türk Borçlar Kanunu’nun 71. maddesinin amacı hiç kuşkusuz bir kusursuz sorumluluk hâli yaratmak suretiyle zarar gören üçüncü kişileri korumaktır. Esasen tehlike sorumluluğunun doğabilmesi için ortada tehlikeli bir faaliyet mevcut olmalıdır. Tehlikeli faaliyetlere de normal şartlarda hukuk düzenince izin verilmemesi gerekir. Ancak söz konusu tehlikeli faaliyetin topluma aynı zamanda bir fayda sağladığı durumlarda, hukuk düzeni istisnai olarak bu tür faaliyetlere izin vermeyi tercih edebilir. Motorlu taşıtlar bunun en güzel örneğini teşkil etmektedir. Aslında ölümcül birer araç olabilen ve her gün birçok kişinin ölümüne yol açan motorlu taşıtlara izin verilmesinin nedeni, bu araçların topluma sağladığı faydalardır.

Kanun koyucu bir yandan bu faaliyete topluma sağladığı fayda nedeniyle izin verirken, öte yandan bu faaliyetler neticesinde ortaya çıkan zararın, rastlantısal olarak isabet ettiği kişilerin üzerinde kalmasını arzulamamış ve bu nedenle de bir kusursuz sorumluluk hâli yaratmıştır. Ancak bu durumda da zararın söz konusu tehlikeli faaliyette bulunan pek çok işletmeden sadece bazıları üzerinde kalması ihtimali doğmaktadır. Oysa olması gereken, bu zararın söz konusu tehlikeli faaliyette bulunan tüm işletenlere eşit bir şekilde yayılmasıdır. Bunun da yolu tehlikeli faaliyetler açısından zorunlu sorumluluk sigortasının getirilmesidir2. Gerçekten de tehlike sorumluluğunun özel olarak düzenlendiği hâllerde genellikle bir zorunlu sorumluluk sigortasının öngörülmüş olması şaşırtıcı değildir3.

Ancak bu bağlamda belirtmek gerekir ki, doktrinde tehlike sorumluluğunun genel bir hükümle düzenlenmesinin isabetli olup olmadığı tartışmalıdır4. Her bir tehlike hâli için yeni bir kanun çıkarmanın pratik güçlüğü tehlike sorumluluğunun genel olarak düzenlenmesi yönündeki en güçlü gerekçeyi oluşturmaktadır. Buna karşılık tehlike sorumluluğunun bu hâliyle çok geniş anlaşılması riski mevcuttur. Daha da önemlisi, özel tehlike sorumluluğu düzenlemelerinin ayrılmaz bir parçası olan, üçüncü kişilerin uğrayacağı zararlara ilişkin olarak sorumluluk sigortası yaptırmanın zorunlu kılınması, tehlike sorumluluğunun genel olarak düzenlenmesi hâlinde mümkün olmayacaktır5. Ancak Türk Borçlar Kanunu tercihini tehlike sorumluluğunun genel olarak düzenlenmesinden yana kullanmıştır.