Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6356 Sayılı Kanunda Barışçıl Çözüm Yolu Olarak Tahkim

Arbitration as An Amicable Dispute Resolution in The Code nr.6356

Gizem SARIBAY ÖZTÜRK

Kural olarak, toplu iş sözleşmesi özerkliğine devlet tarafından müdahale edilemez. Kararlar tarafların karşılıklı iradesiyle alınır. Ancak, pek çok ülkede devletler zaman zaman geçici veya kalıcı olarak toplu iş sözleşmesi özgürlüğüne müdahale etmektedir. Böylece, toplu iş sözleşmeleri tarafların özgür iradesi dışında bir üçüncü kişinin iradesi ile oluşmaktadır. Tarafların grev ve lokavt gibi sonuçları oldukça ağır olabilecek mücadeleci yollara başvurmalarından önce uzlaştırma, tahkim ve arabuluculuk gibi barışçıl yollara gidilmesi sistemin bir gereğidir. Uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yöntemlerinden biri olan uyuşmazlığın hakemler eliyle giderilmesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda zorunlu tahkim ve ihtiyari tahkim olarak iki şekilde düzenlenmiştir. Bu uyuşmazlığın zorunlu tahkim yolu ile çözüm yöntemine, özellikle grev ve lokavta başvurulamayan hallerde rastlanmaktadır ve bu hallerde uyuşmazlığın çözümü için tahkime başvurmak zorunludur. İhtiyari tahkime başvurma ise zorunlu değil tarafların iradesine bağlıdır

Toplu Sözleşmeler, Tahkim, Barışçıl Çözüm Yolları.

As a genel rule, the governments shall not interfere in the autonomy of collective agreements. Decisions must be left to the mutual wills of the parties. However, in many countries governments occasionally intervene the freedom of collective agreements in temporary and permanent ways. As a result, collective agreements are concluded by will of a third person other than the parties. It is the matter of the system to use peaceful settlement methods, like reconciliation, arbitrage and mediation just before appealing to the struggling methods, such as strike or lock-out, which may cause adverse outcomes. Settlement of disputes by arbitration. as one of the methods of peaceful dispute resolution, is regulated in the Law on Trade Unions and Collective Labour Agreements (No. 6356) in two ways: compulsory arbitration and voluntary arbitration. Compulsory arbitration is especially applied when it is not possible to going on strike and lock out; and at that time, it is mandatory by law to refer to arbitration for resolution of collective dispute. On the other hand, applying to voluntary arbitration is not mandatory but depends on parties’ will.

Collective Agreements, Arbitration, Peaceful Settlement Methods.

Taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklarda başvurulacak ilk ve asıl yol, devletin mahkemelerine başvurmaktır. Bu usul, yargısal veya geleneksel usul olarak adlandırılmaktadır1. Ancak tüm uyuşmazlıkların çözümünün devletten beklendiği ihtimalde iş yükünün fazlalığı dolayısıyla yargılama uzun sürmekte, yargılama giderleri artmakta, böylece makul sürede ve şekilde uyuşmazlığın çözüme kavuşması mümkün olmamaktadır. Bu sebeple devlet yargısına alternatif teşkil edecek barışçıl çözüm yolları devreye girmektedir2. Söz konusu yolların bireysel iş uyuşmazlıklarında da toplu iş uyuşmazlıklarında da işletilmesi, koşullara bağlı olarak mümkün olmakla birlikte, çalışmamızın konusu “6356 sayılı Kanunda Barışçıl Çözüm Yolu Olarak Tahkim” olduğundan, konunun bireysel iş uyuşmazlıklarıyla ilgili kısmı kapsam dışına tutulmuştur3.

Toplu pazarlık sisteminde esas olan, tarafların özgür iradeleri ve karşılıklı anlaşma ile çalışma şartlarını oluşturmaları, anlaşamadıkları takdirde ise, grev ve lokavta başvurma özgürlüğüne sahip olmalarıdır. Ancak grev veya lokavtın önce taraflara ardından da topluma olası zararlı veya olumsuz etkileri sebebiyle, toplu iş uyuşmazlıklarının barışçıl yollarla çözümü bir imkan olarak ortaya çıkmış ve her ülke mevzuatında olduğu gibi grev veya lokavta başvurmadan önce tarafsız bir gözlemcinin yardımı, diğer bir deyişle barışçıl yolların denenmesi4, Türk hukuk sistemi içinde de düzenlenmiştir5. Şöyle ki, birçok ülke, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümünde mücadeleci yollar olan grev ve lokavttan önce, barışçıl çözüm yollarına başvuru imkanı ve/veya zorunluluğu getirmektedir. Zira, grev bir sosyal hak olmakla birlikte, grevin uygulanması işverene olduğu gibi greve katılan katılmayan tüm işçilere, hatta ülke genelinde üçüncü kişilere az veya çok zarar vermektedir6. Söz konusu olan barışçıl yollar, ülkeden ülkeye, dönemden döneme farklılıklar göstermektedir7. Bu farklılıklar sadece barışçıl yolların türleri ile sınırlı kalmamakta, aynı zamanda bu türler arasında aynı adı taşıyan çözüm yollarının içeriğinde de baş göstermektedir8.

Toplu iş uyuşmazlıklarının çözümünde çeşitli ülkelerde uygulanan sistemleri üç büyük başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar grev ve lokavt yasağı, grev ve lokavt özgürlüğü ile kısmi serbesti sistemidir. İsimlerinden de anlaşıldığı üzere, grev ve lokavt yasağı sisteminin uygulandığı ülkelerde özetle uyuşmazlıkların devletin tayin edeceği kişi veya kişiler ya da zorunlu hakem aracılığıyla çözümlenmesi yolu tercih edilmektedir. Tarafların grev veya lokavta başvurma hakkı yoktur. Grev ve lokavt özgürlüğü sisteminde ise uyuşmazlıkların çözümünde taraflar serbest olup, tercihlerine bağlı olarak grev ve lokavta yönelebilecekleri gibi barışçıl yollara da başvurabilirler. Grev ve lokavt hemen hemen hiçbir şarta bağlanmamıştır. Kısmi serbesti sisteminde ise uyuşmazlıkların çözümünde kural olarak taraflar serbest olmakla birlikte, bu serbestlik sınırsız değildir. Grev ve lokavt genel bir hak olarak düzenlenirken, birtakım koşullara bağlanmıştır. Örneğin tarafların grev veya lokavta başvurmadan önce uyuşmazlığı arabulucuya veya uzlaştırmaya götürmeleri gerekmektedir. 6356 sayılı Kanun gereği ülkemizdeki toplu iş uyuşmazlıklarının çözümünde kısmi serbesti sistemi kabul edilmiştir9.