Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hans Kelsen’e Göre Devrimler ve Hukukun Devamlılığı

Revolutions According to Hans Kelsen and 
Continuity of Law

Mehmet TURHAN

Hukuk felsefecileri çoğunlukla devrimlerin veya coup d’etat’ların hukuk sisteminin geçerlilik temelini ve siyasal otoriteleri değiştirmesine rağmen, devrim veya darbe öncesi hukuk sistemine ait hukuk normlarının yeni sistemde de bağlayıcı kaldıklarını belirtmişlerdir. Hans Kelsen bu olguyu normların resepsiyonu olarak adlandırmıştır. Kelsen’e göre eski anayasa döneminde kabul edilmiş yasalar yeni anayasa döneminde de hukuksal olarak geçerli kabul ediliyorsa bunun nedeni yeni anayasasının zımnen veya açıkça bu yasalara geçerlilik tanımış olmasıdır. Moreso ve Navarro Kelsen’in normların resepsiyonuna bulduğu çözümü eleştirmişler ve bu olguyu Raz’ın açık hukuk sistemleri kavramıyla açıklamaya çalışmışlardır. Yazarlar normların hukuk sistemine üyeliğiyle uygulanabilirliliği arasında bir ayrım yapmışlardır. Sadece geçerli normlar hukuk sisteminin üyesi olmasına rağmen, bu sisteme üye olmayan çok sayıda norm uygulanabilir normlar durumunda bulunabilmektedir. Moreso ve Navarro’ya göre eski anayasa döneminde kabul edilmiş yasalar yeni anayasal düzende geçirli normlar olmamalarına rağmen uygulanabilir ve hukuksal olarak bağlayıcı normlardır. Bu görüşler ve diğedleri bu yazıda açıklanmış ve eleştirilmiştir.

Devrimler, Coup d’etat’lar, Normların Resepsiyonu, Açık Hukuk Sistemleri, Normların Devamlılığı ve Devamsızlığı.

Legal philosophers often have asserted that even revolutions or coup d’etats alter the political authorities and grounds of validity in a legal system, many legal norms belonging to pre-revolutionary legal system are legally binding in the new system. Hans Kelsen explains this phenomenon as the reception of norms. According to Kelsen if laws which were adopted under old constitution continue to be valid under the new constitution it is only possible because validity has expressly or tacitly given by the new constitution. Moreso and Navarro criticized the Kelsen’s solution to the reception of norms and explain this fact by using Raz’s concept of open legal systems. The authors have drawn a distinction between the membership and the applicability of legal norms. Only valid norms are members of a legal system, however many norms may be applicable although not belonging to the system. According to Moreso and Navarro legal norms belonging to the old constitution are not valid norms but they can be applicable and legally binding. These theories and others are explained and criticized in this paper.

Revolutions, Coup d’etat, Reception of Norms, Open Legal Systems, Continuity and Discontinuity of Norms.

Devlet içindeki hukuki otoritenin temel kaynağı anayasadır. Yasama organının yasa yapması, yürütme organın ülkeyi yönetmesi ve yargı organın da yargılama faaliyetinde bulunması anayasaca meşrulaştırılmaktadır. Bir adım ileri gidilecek olursa şu sorulabilir: Anayasalara bu meşrulaştırma niteliği nasıl verilmektedir? Özellikle çağımızda devletlerin çoğunda hukuksal devamlılığın kesildiğini ve anayasaların daha önceki hukuksal düzeni oluşturan kurallara uyulmadan yapıldıklarını dikkate aldığımızda bu soruya cevap bulmak elzem görünmektedir. Bu tür anayasa yapımının en tipik örneği 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Anayasasıdır. Bugün dahi Amerika Birleşik Devletleri Anayasasının hukuksal bakımdan geçerli bir anayasa olup olmadığı tartışılabilir. Şöyle ki, 1776 tarihinde hukuka aykırı olarak 13 sömürge bağımsızlıklarını ilan etmiş ve Birleşik Krallık Parlamentosunun egemenliğini reddetmiştir. Yani Anayasadaki ifadeyle Birleşik Devletler halkı kendine yeni bir anayasa yapmıştır. Bu anayasanın meşru olmasının nedeni de halk tarafından yapılmış olmasına bağlanmıştır.1

Şunu kabul etmek gerekir ki, bazı durumlarda hukuksal devamlılık kesintiye uğramaktadır. Bu kesinti, yani anayasal ve hukuksal düzenin yerini yeni bir anayasal ve hukuksal düzenin alması çoğunlukla şiddete dayanan yollarla gerçekleşmekteyse de, bazı durumlarda da barışçıl yollarla ortaya çıkabilmektedir. Başarılı darbeler veya devrimler eninde sonunda meşru iktidarlar haline gelmektedir. Mahkemeler darbe veya devrimden sonra açıkça yeni anayasayı ve yeni hukuk sistemini geçerli kabul ettiklerinde, yeni düzen de geçerli bir hukuk düzeni haline gelmektedir. Yeni hukuk sisteminin etkili olması meşruluğun yeni temelini oluşturmaktadır.2

Bir ülkede bir devrim olduğunda çoğu kez yeni rejimin yani yeni sistemin de hukukileştiği veya geçerli olarak kabul edildiği ileri sürülmektedir. Ancak devrimler kendiliğinden hukukilik ve geçerlilik kazanamazlar. Devrim veya darbe sonucunda ortaya çıkan rejimin hukukilik kazanabilmesi için yöneticilerin ve vatandaşların farklı geçerlilik ve hukukilik ölçütünü kabul ederek yeni anayasal sisteme bağlılıklarını transfer etmeleri gerekmektedir.3 Hukuk felsefesiyle uğraşanlar devrim veya darbe nedeniyle siyasal otoritelerin ve hukuk siteminin geçerlilik temeli değişse de, devrim veya darbe öncesi normların büyük bir çoğunluğunun yeni sistemde de hukuksal olarak bağlayıcılıklarını sürdürdüklerini belirtmiştir. Jose Juan Moreso ve Pablo E. Navarro bu bağlamda şu sorunların ortaya çıktığını belirmektedirler: