Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Anayasal Tarihinde Vergi Ödevine İlişkin Düzenlemeler

Regulations About Tax Obligations on Turkish Constitutional History

Cansu Büşra ÖLMEZ

Çağdaş toplum düzeninde devlete sahip olduğu üstün iradesine dayanarak tanınan temel yetkilerden biri vergilendirme yetkisidir. Devlet yüklendiği kamu hizmetlerini yerine getirebilmek için finansal kaynaklara gereksinim duymaktadır. Bu finansal kaynakların başında vergiler gelmektedir. Devlet vergilendirme yetkisini kullanırken uyulması gereken temel ve başlıca kuralları belirlemek ve vergi ödevinin kanuni düzenlemeler çerçevesinde belirli olmasını sağlamakla yükümlüdür.

Vergileme İlkeleri, Belirlilik, Hukuki Güvenlik, Vergi Ödevi, Verginin Kanuniliği.

One of the main powers granted to the state in contemporary society is the taxation authority. State needs the financial resources to fulfill their undertaken public service. Tax comes at the beginning of this financial resources. Goverment using tax-raising power is determine the basic and main rules that must be followed and is obligated to ensure that the task duty is specific within legal arrangements.

Principles of Taxation, Determinacy, Legal Security, Tax Duty, Legality of Tax.

I. OSMANLI DÖNEMİ

Verginin, Osmanlı Devleti’nin toplumsal ve ekonomik hayatına Anadolu’da geçerli törelerin etkisi ile girdiği bilinmektedir. Osmanlı ekonomisinde üretimin kaynağı tarıma dayanmakta idi. Dolayısıyla vergi sistemi de büyük ölçüde toprak rejimi tarafından belirleniyordu1. Osmanlı Devleti zamanla genişlemeye ve gelişmeye uğramış buna bağlı olarak da değişik toplumlar devletin egemenliği altına girmiştir. Bu durum Osmanlının üretim, ithalat, ihracat olmak üzere ekonomik hayatını ve vergi uygulamalarına yansımıştır. Devlet yönetimi altına giren farklı din, dil, geleneklere sahip olan toplumların bu niteliklerini korumalarına müsamaha gösterilirken, o toplumların vergi sistemleri de korunmuştur2. Osmanlı Devleti ortadan kaldırdığı Anadolu beyliklerinin vergi usullerini bir süre daha sürdürmüş ve bazılarına ancak XVI. yy’ da son vermiştir. Devletin amacı vergi kanunlarının İstanbul’ da yapılıp tüm ülkede uygulanması yerine o bölgelerde yaşayan insanların eskiden beri alışmış oldukları, en uygun vergi usullerinden ayırmamaktı3. Yerel vergilerin bu şekilde uygulanması aynen sürdürülmüş zamanla bunların birbiriyle uyuşmayanları değiştirilerek Osmanlı kendi vergi sistemini oluşturmuştur4.

Osmanlı Devletinde uygulanan temel vergiler Tekalif-i Şer’iyye ve Tekalif-i Örfiyye olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tekalif-i Şer’iyye vergileri şeriat hükümlerine göre alınan dolayısıyla kaynağı Kur’an olan vergilerdir. Bu vergiler öşür5, zekat6, haraç7 ve cizye8 olmak üzere dört grupta toplanmaktadır. Tekalif-i Örfiyye ise şeri hükümler dışında devletin mali ihtiyaçlarına göre alınan vergilerdir.

Bu dönemde devletlerin pek çoğunda vergi alımı aşırılığa kaçarak keyfi uygulamalara yol açmıştır. Bu açıdan otoritelerin elindeki, vatandaşın yaşayışına en kolay etki eden yetkilerden biri olan vergilendirme yetkisinin, belirli kurallar dahilinde kullanılması ve çerçevesinin çizilmesi için tarih boyunca büyük mücadeleler verilmiştir9. Bunun üzerine Avrupa ülkelerinde vergi alma yetkisinin sınırlanmasına yönelik girişimler başlatılmıştır. Tüm dünya demokrasileri açısından şekillendirici rol oynayan 1215 yılında ilan edilen Magna Carta Libertatum10 kralın vergilendirme hakkına bir sınır çekmek adına verilen tepkilerin en önemli cevabıdır ve mükellef hakları ve hukukunun başlangıcıdır11. Özgürlükleri belirlemekten çok toplum güçleri arasında bir denge kuran bu fermanı önemli kılan hususlar ilk kez böyle bir sınırlamanın meydana gelmesi ve temsilsiz vergi olmaz ilkesine ilk adımın atılmasıdır. Ancak Magna Carta Libertatum’un fiiliyatta etkin olamamasından dolayı 1628 tarihli Haklar Dilekçesi (Petition Of Rights)12 ve 1689 tarihli Haklar Bildirgesi (Bill Of Rights)13 devam eden mücadeleler sonucu ulaşılan önemli belgelerdir.