Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda Yürütmeyi Durdurma Sorunu: Tarihsel Gelişimi, Düzenlenişi ve Niteliği Üzerine Tartışmalar

The Issue of Stay of Execution in Turkish Law: Discussions on the Historical Development, Legal Arrangement and Nature

Derya DOĞRU

Kuvvetler ayrılığı modern demokrasilerin ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Kuvvetler ayrılığının sağlıklı bir şekilde işlemesinin koşulu ise yasama ve yürütme organının etkin bir yargı denetimine tabi tutulmasıdır. Ancak yargı sistemindeki gecikmelere karşı bireyleri gerçek anlamda koruyacak kurum yürütmeyi durdurmadır. Türk hukukunda ise yürütmeyi durdurma kurumu çarpık yasal düzenlemeler nedeniyle her zaman en tartışmalı konu olmuştur. Bu makalenin amacı yürütmeyi durdurmanın anayasa yargısındaki ve idari yargıdaki yeri ile bu alandaki tartışmaları açıklamaktır.

Yürütmeyi Durdurma, Kuvvetler Ayrılığı, Hukuk Devleti, Anayasa Yargısı, İdari Yargı.

The separation of powers is one of the indispensable elements of modern democracy and the rule of law. The condition of a well way of functioning the separation of powers is subjected to an effective judicial review of legislative and executive branches. However, in real terms to protect individuals against damages caused by delays in the judicial system is to stay of execution institution. In Turkish Law System, stay of execution institution is the most arguable issue because of its disorder legal regulation. This article’s aim is to explain place of the stay of execution in the Turkish Constitutional and Administrative Jurisdiction and discussions in this issue.

Stay of Execution, Separation of Powers, Rule of Law, Constitutional Jurisdiction, Administrative Jurisdiction.

I. GİRİŞ

Demokratik bir hukuk devletinde üstün gücü elinde bulunduran kamu makamlarının denetimi, gerçek anlamda yargı denetimiyle sağlanmaktadır. Bu denetim ise iptal davasıyla anlam kazanmaktadır. Ancak kanunların anayasaya ve idari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden yararlanması ve icrai özelliğe sahip olması nedeniyle iptal davaları ancak, yürütmenin durdurulması ile etkin hale getirilmektedir.

Anayasa yargısı ve idari yargılama hukukumuzda uygulanan bu kurum pozitif hukuk açısından yalnızca idari yargıda Anayasal ve yasal dayanağa sahiptir. Anayasamızın 125. maddesinin 5. fıkrası ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun (İYUK) 27. maddesi yürütmenin durdurulmasının esas ve usule ilişkin koşullarını düzenlemektedir. Bu iki düzenleme idari işlemlerin yürütmesinin durdurulmasını düzenlerken, İYUK 52. madde ise temyiz ya da istinaf istemlerinde ilk derece mahkemesinin verdiği nihai kararın yürürlüğünün durdurulmasını düzenlemektedir.

Kamu gücüne dayanarak üstün ve ayrıcalıklı yetkiler kullanan idare karşısında bireylerin korunması açısından bu tedbirin anayasal bir güvenceye dayanması ilk bakışta olumlu bir izlenime yol açmaktadır. Ancak düzenleme içeriği açısından incelendiğinde, hâkimin işini zorlaştıran ve neredeyse bu kurumunun amacına uygun işlemesini ortadan kaldıran bir etkiye sahip olduğu görülmektedir.