Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği Adalet Divanı Kararları Işığında Geçici, Koruyucu Tedbirler ve Milletlerarası Yetki

The Concept of Provisional, Including Protective, Measures and International Jurisdiction in the Light of the Court of Justice of the European Union Decisions

Bersun SARIGÜL, F. Candan KAVSAT

Avrupa Birliği Hukuku bağlamında geçici ve koruyucu tedbir kararları doktrinde ve uygulamada oldukça az ele alınmış bir konudur. Öyle ki medeni ve ticari konulara ilişkin Brüksel Sözleşme ve Tüzükleri bu konuda neredeyse birbirleri ile aynı düzenlemeyi içermektedir. Bununla birlikte bu düzenlemelerde yer alan geçici ve koruyucu tedbir kararları kavramının niteliği ve bu kararların alınabileceği mahkemelerin yetkisine ilişkin meseleler özellikle sorun teşkil etmektedir. Bu çalışmamızda 10.01.2015 tarihinde yürürlüğe giren Brüksel(Ia) Tüzüğü de dikkate alınarak geçici ve koruyucu tedbir kararları kavramı ve bu kararlara hükmedebilecek mahkemelerin yetkisi ele alınmıştır. 

Geçici ve Koruyucu Tedbirler, ABAD, Teminat Amaçlı Tedbirler, Düzenleme Amaçlı Tedbirler, İfa Amaçlı Tedbirler, Brüksel (Ia) Tüzüğü, Milletlerarası Yetki.

Provisional, including protective, measures in the context of European Union law is a relatively less examined subject matter both in doctrine and in practice. Insomuch that the Brussels Convention and Regulations on civil and commercial matters consist of virtually the same regulations in this respect. Moreover, particularly the characteristics of the concept of “provisional, including protective, measures” which is found in these regulations and also the issues regarding the jurisdiction of the courts by which such measures can be ordered pose a hurdle. Having taken into consideration the Brussels I Regulation (recast) which entered into force on 10 January 2015, the concept of “provisional, including protective, measures” and the jurisdiction of the courts which can order such measures are discussed in this article.

Provisional Including Protective Measures, CJEU, Conservatory Measures, Regulatory Measures, Anticipatory Measures, Brussels I Regulation (Recast), International Jurisdiction.

GİRİŞ

Avrupa Birliği hukukunda geçici ve koruyucu tedbir kararlarını ve bu kararları vermeye yetkili olan mahkemeleri; Brüksel (Ia) Tüzüğü’nün 35, Brüksel (I) Tüzüğü’nün 31 ve Brüksel Sözleşmesinin 24. maddesi ve ABAD1 kararları ışığında ele almak gerekmektedir. Bu nedenle, öncelikle, ABAD’nın Reichert kararı ışığında geçici ve koruyucu tedbirlerin yeknesak bir tanımı yapmaya çalışılacaktır. Bu tanımın, düzenleme, teminat ve ifa amaçlı geçici ve koruyucu tedbirler türlerinden hangilerini açıklamaya elverişli olduğu tespit edilecektir. Bu belirleme yapılırken ABAD kararlarına konu olan söz konusu tedbir türlerinin üye ülkelerdeki uygulanma şekilleri göz önünde bulundurulacaktır. Bunun yanı sıra, yine Birlik hukuku bağlamında, geçici ve koruyucu tedbir kararlarında milletlerarası yetki konusu ele alınacaktır. Bu kapsamda öncelikle geçici ve koruyucu tedbir kararının verildiği anda esasa bakmaya yetkili başka bir üye devlet mahkemesi olup olmadığı; daha sonra ise herhangi bir Üye devlet mahkemesinden söz konusu kararın alınabilmesi için bir başka Üye devletin davanın esasına ilişkin yetkisinin bulunmasının gerekli olup olmadığı açıklanmaya çalışılacaktır. Son olarak da teminat amaçlı, düzenleme amaçlı ve ifa amaçlı tedbirlere yetki açısından getirilen sınırlamalar ABAD’nın verdiği Van Uden, Mietz ve Denilualer kararları ışığında incelenecektir.

§ 1. BRÜKSEL (Ia) TÜZÜĞÜNDE GEÇİCİ KORUMA TEDBİR KARARI KAVRAMI

Avrupa Birliği Konseyi 6 Aralık 2012 tarihinde 22.12.2000 tarihli medeni ve ticari meselelerde yetkili mahkeme ve kararların tanınması ve tenfizine ilişkin (EC) No. 44/2001 sayılı Tüzüğün3 (Brüksel (I) Tüzüğü) yeniden düzenlenmesine ilişkin kararı onaylamıştır. Yeni Tüzük4 (Brüksel (Ia) Tüzüğü) (EU) No. 1215/2012 9 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Değişiklik yapılan Brüksel (Ia) Tüzüğü 75 ve 76. maddeleri hariç olmak üzere 10.01.2015 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Tüzüğün uygulanmaya başlamasıyla Brüksel (I) Tüzüğü yürürlükten kalkmıştır. Tüzük Birleşik Krallık ve İrlanda’nın yanı sıra Danimarka’da da uygulanmaktadır5. Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri bakımından ise 2007 tarihinde değişikliğe uğrayan Lugano Konvansiyonu uygulanmaya devam etmektedir. Brüksel (I) Tüzüğü’nde yapılan değişikliklerin iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan ilki sınır aşıcı etkili davaların görülmesini ve söz konusu usuli sürecin öncesinde, bu süreç esnasında ya da sürecin sona ermesiyle elde edilecek karar ya da hükümlerin Birlik üyesi devletlerarasında serbest dolaşımını kolaylaştırmaktır. Böylelikle Birlik üyesi devlet vatandaşları ve tüzel kişilikler, şayet uyuşmazlıklarının bir başka ülkede çözülmesi öngörülmüşse, bu ülkelerde daha kolay ve daha az zaman kaybına uğrayacak şekilde usulî işlemlerini yürütebileceklerdir. Tüzüğün değiştirilmesi ile güdülen bir diğer amaç ise Avrupa ekonomisine hukuki düzenlemelerin iyileştirilmesi yoluyla yapılacak katkıdır6. Bu amaçla yapılan değişikliklerden biri geçici ve koruyucu tedbir kararlarına ilişkindir.

Geçici ve koruyucu tedbirler sonuçlanması oldukça uzun yargılama süreleri karşısında davalıya geçici bir tatmin imkânı yahut hükmün etkin bir şekilde icrasını sağlamak gibi önemli bir işleve sahiptir. Bu tedbirlerin önemi sınır aşıcı davalarda daha da artmasına7 rağmen Avrupa Birliği milletlerarası usul kurallarının hazırlanmasında üzerinde az durulan bir meseledir. Öyle ki geçici ve koruyucu tedbirlere ilişkin Brüksel Sözleşmesi’nin 24. maddesi ile Brüksel (I) Tüzüğü’nün 31. maddesi tamamen aynı ifadeleri içermektedir. Brüksel (Ia) Tüzüğü’nde ise madde çok az bir değişiklik yapmasının yanı sıra Tüzüğün diğer maddeleri de göz önünde bulundurulduğunda Sözleşme ile Tüzüğün yıllardır uygulanması sonucunda ortaya çıkan geçici ve koruyucu tedbir kararı kavramını, “gerçek bir bağlantı” kavramını, taraflardan birinin yokluğunda verilecek olan geçici ve koruyucu tedbirler bakımından ne olacağını, esasa ilişkin mahkemeler arasındaki koordinasyonun nasıl sağlanacağını ve delillerin korunması bakımından alınacak geçici ve koruyucu tedbirler gibi meseleleri cevapsız bıraktığı yahut tatmin edici cevaplar vermediği görülmektedir8. İşte karşılığı alınamayan bu cevaplar için Tüzüğün geçici ve koruyucu tedbirler bağlamında, ABAD kararlarını da dikkate alarak, bir tanım getirip getirmediği ve bu tedbirler bakımından yetkiye ilişkin getirmiş olduğu düzenlemelerin incelenip açıklanması bu tereddütleri biraz da olsa ortadan kaldırmaktadır.