Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İslam-osmanlı Aile Hukukunda Nikâh Akdi ve İmam Nikâhı Meselesi

Marriage Contract and the Issue of Islamic Marriage Contract in Islam-Ottoman Family Law

Naci Çevik,Yılmaz Yurtseven

İslam hukukuna göre, hukukun asli kaynakları olan Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in Sünnetinde nikâh akdiyle ilgili pek çok hüküm olmasına rağmen, nikâh akdinin dini bir akit olduğu söylenemez. Zira İslam hukukunda nikâh akdinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi için bir din görevlisinin katılımıyla dini bir mekânda ve dini bir tören şeklinde yapılması şart değildir. Bilâkis İslam hukuku nikâh akdini idari otoritenin kontrol ya da müdahalesinden uzak tutmaya çalışmış ve evlenecek kişilerin iki şahit huzurunda karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını nikâh akdinin kurulması için yeterli görmüştür. İslam hukukunun son derece kurumsallaşmış bir uygulaması olan Osmanlı hukukunda nikâh oldukça önem atfedilmiş bir müessesedir. Osmanlı Devleti evliliklerin kayıt altına alınması hususunda hassas davranmıştır. İslam aile hukukunda nikâh akdinin kurulabilmesi için bir resmî görevliye ihtiyaç duyulmazken genel olarak Osmanlı Devleti’nde kadıların ve imamların nikâh kıymak hususunda yetkilendirildikleri bilinmektedir. Günümüzde İslam hukukunun öngördüğü nikah akdine halk arasında “imam nikâhı” denmesi Osmanlı Devleti’nde din görevlilerine nikah kıyma yetkisinin verilmesinin bir sonucudur.

Osmanlı Hukuku, İmam Nikâhı, Resmi Nikâh, İzinname, Evlenme Engeli.

Marriage contract cannot be claimed as a religious contract although there are plenty of provisions pertaining to marriage contract in the Koran and Prophet Mohammed’s sunnah as the main sources of Islamic Law. That a marriage contract shall ritually be drawn up by a religious official in a religious place is not a valid condition in Islamic Law. Contrary, Islamic Law has tried to get marriage contract away from the control or intervention of political authority and has found adequate that those who are going to get married are to mutually declare their intentions in the presence of witnesses for the realisation of marriage contract. A highly institutionalized application of Islamic law that has been attributed to the Ottoman law of marriage is a pretty important. The Ottoman Empire regarding the registration of marriages was being sensitive. In Islamic family law is not needed for a formal wedding contract officer. Qadis and imams are appointed for wedding contract in Ottoman State. This is the source of the present day imam wedding statement.

Ottoman Law, Islamic Marriage Contract, Civil Marriage, Allowed, Marriage Barrier.

I. GİRİŞ

İnsan yaradılışı gereği medenî bir varlık olması sebebiyle topluluk halinde yaşamaya ihtiyaç duyar. Bu toplulukların en eski ve en alt birimi ise ailedir. Aile, toplumun en küçük birimini oluşturan müessesedir. Bu sebeple beşerî ya da ilahî kökenli tüm hukuk sistemleri aile müessesesine ayrı bir önem vermiş ve bu müessesenin kurulmasının tek meşru yolu olarak nikâh akdini görmüşlerdir. Ailenin temelini teşkil eden nikâh, tüm ilahî dinlerde, kadın ve erkeğin kendilerine özgü mahremiyet ve paylaşım alanı oluşturmalarına ve böylece insan neslinin devamına olanak sağlayan tek meşru ilişki olarak kabul edilmiştir1.

Aile bireylerinin birbirleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları topluluğuna ise ‘‘aile hukuku’’ adı verilmektedir. Aile hukuku alanında İslam hukuku kaynaklarında ayrıntılı düzenlemelerin varlığı ve içtihat bolluğu Osmanlı padişahlarının bu alandaki takdir haklarının sınırlı olması sonucunu doğurmuştur. Bu sebeple İslam hukukundan bağımsız bir Osmanlı aile hukukundan bahsedilemeyeceği gibi Osmanlı aile hukuku da esas itibariyle İslam aile hukukunun altı asırlık bir uygulamasından ibarettir. Zira İslam aile hukukunun herhangi bir hükmünü değiştiren ya da yürürlükten kaldıran herhangi bir madde Osmanlı kanunnamelerinde yer almamaktadır. Bununla birlikte hükümdarların hiçbir şekilde aile hukuku alanına müdahalede bulunmadıklarını söylemek de doğru olmaz. Belli bir dönemden itibaren nikâh akitlerinde kadı izninin gerekli görülmesi ve nikâhın tescilinin zorunlu hale getirilmesi gibi düzenlemeler Osmanlı hükümdarlarının aile hukuku alanına müdahalesine örnek teşkil eder2.

İslam hukukuna göre evliliğin iki şahit huzurunda yapılması nikâh akdinin tek şekil şartı olmasına rağmen evliliklerin çoğu zaman din ve toplum yaşamında oynadığı rol sebebiyle nikâhın dini ve hukukî yönünü iyi bilen din ya da hukuk adamları huzurunda yapılmasına özen gösterilmiştir. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinden itibaren nikâh akitleri ya bizzat kadılar ya da kadılar tarafından görevlendirilmeleri koşuluyla imamlar tarafından kıyılmıştır. XVI. yüzyıldan itibaren ise nikâhların kadı huzurunda kıyılması resmi bir hal almış ve taraflar arasında evlenmeye engel bir durumun olmadığına dair kadılar tarafından verilen izinnamenin ibrazı ile imamların da nikâh kıyabileceği esası benimsenmiştir3. Günümüzde ‘‘imam nikâhı’’ olarak tabir edilen müessesenin ortaya çıkışı da bu şekilde olmuştur.