Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6704 Sayılı “Torba Kanun” Kapsamında Trafik Sigortalarında Yapılan Değişiklikler

Amendments Made on Traffic Insurance in the Scope of Consolidated Law no 6704

Sema GÜLEÇ UÇAKHAN

6704 Sayılı Torba Kanun ile yapılan değişiklik sonucunda hem işletenler hem de trafik kazası mağdurları çok büyük zarar tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Makalede bu konu ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.

6704 Sayılı Torba Kanun, 2918 Sayılı Kanun Değişikliği, Genel Şartlar Değişikliği, Trafik Sigortası.

Both the operators and traffic accident victims are facing with substantial damages as a result of the amendment made with the Consolidated Law no 6704. This issue is explained in detail in this article.

Consolidated Law no 6704, Law Amendment no 2918, Amendment of General Conditions, Traffic Insurance.

I. Genel Durum Değerlendirilmesi

Hazine Müsteşarlığı ve sigorta şirketlerinin elbirliğiyle iki yıldır büyük çabalar sarfederek yürüttükleri koordineli çalışma, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden adeta jet hızıyla çıkıp, Cumhurbaşkanı tarafından da aynı hızla imzalanarak 26.04.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak kanunlaştı.

Bu koordineli çalışmanın amacı Zorunlu Trafik Sigortası olarak bilinen, gerçek ismi İşletenin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası olan sigorta kapsamında, trafik kazası mağduru olan kişilere ödenecek tazminatların (ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı ile sakatlanma halinde sakatlık tazminatları ve tedavi giderlerine ilişkin tazminatlar) en alt seviyeye indirilerek ödenmesini temin etmekti. Buna gerekçe olarak da sigorta şirketlerinin fazla tazminat ödeyerek zarar etmelerini gösteriyorlardı. Bu yönde ilk önce trafik sigortası primleri yükseltildi. Öyle ki işletenler bu artış karşısında veryansın etmeye başlayınca, bu defa kamuoyu oluşturmak için ödenen yüksek tazminatları ileri sürdüler; oysa şirketlerce ödenen ya da ödenmesi gereken bu tazminatlar, bir kaza olduğu zaman sadece mağdurları korumak için değil; esasında sigorta ettireni (işleteni) korumak için yapılmaktadır. Yani, işletenin ödemesi gereken tazminatları sigorta şirketleri belli bir limite kadar üstlenmektedir. Bu tazminatların ödenmesinde tüm araç işletenlerden zorunlu sigorta kapsamında toplanan primler sigorta şirketlerinin uhdesinde kalmakta, her poliçe bir kaza ile sonuçlanmadığı için, toplanan primlerin iade edilmediği, ertesi yıla mahsup edilmediği gözetildiğinde Türkiye’de mevcut araç sayısı, kaza (can kaybına ve/veya yaralanmaya, sakatlanmaya neden olan) sayısına oranlandığında şikâyet edildiği kadar zarar olmadığı anlaşılacağı gibi, bu husus esasen sigorta sözleşmesinin özünde / ruhunda vardır. Riziko gerçekleşmesi halinde tazminat ödemek sigorta şirketinin; riziko gerçekleşmez ise ödenen primi almamak da sigortalının riskidir.

Üstelik zorunlu sigortaları yaptırmamak idari para cezalarına ve trafikten men etmeye kadar varan yaptırımlara neden olmaktadır. Bu koşullarla bakıldığında sigorta şirketleri, riski minimum olan sözleşmeleri fahiş primlerle yaparak, araç sahiplerinden/işletenlerden HARAÇ tahsil etmektedirler. Çünkü hem işletenleri riziko gerçekleştiğinde gerçek zararı ödemeyerek zarar ile baş başa bırakmakta hem işletenler ne olursa olsun primi Hazine Müsteşarlığı’nca belirlenmektedir- ödemek zorunda kalmakta hem de trafik kazası mağdurları zararlarını karşılama garantisinden mahrum bırakılmaktadır. Bunun adı prim değil haraçtır.