Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Önalımda Muvazaa

Collusion in Pre-Emption

Erhan GÜNAY

Önalım işleminin mahiyetinde muvazaa, pay satışının üçüncü kişiye ya da miras hısımlığı bulunan kişiye yapılan satışlarda görülmekte olup işlem genelde bağış ya da trampa şeklinde gösterilmektedir. Bedelde muvazaa ise, tapuda önalım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla yapılan pay satışının bedelinin yüksek gösterilmesi biçiminde vaki olmaktadır. Önalım hakkı sahibinin muvazaaya karşı tapu iptali ve tescil davası açma hakkı bulunmaktadır. Konu Yargıtay kararları eşliğinde ayrıntılı biçimde incelenmiştir.

Satış İşleminde Muvazaa, Üçüncü Kişiye Pay Satışında Muvazaa, Miras Hısımlığı Bulunan Kişiye Pay Satışında Muvazaa, Satış Bedelinde Muvazaa.

Collusion in the pre-emption is seen as grant or cambium during the sales of shares made to third persons or during the sales made to persons who have heritage kinship. Collusion in the amount takes place in the form of stating the share sales amount higher in order to prevent enjoyment of pre-emption right in the land registry office. The person, who has the pre-emption right, has the right to file an annulment and registration action against collusion. The subject is researched in detail together with the decisions of Appellate Court.

Collusion in Sales Transactions, Collusion in Share Sale to Third Persons, Collusion in Share Sale to Person who has Heritage Kinship, Collusion in Sales Amount.

I. Genel Olarak Muvazaa

Kökleşen Yargıtay kararlarında ifade edildiği üzere; “muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan bir muamele yapmaları ve görünüşteki bu muamelenin kendi aralarında geçerli olmayacağı, kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşmalarıdır. Kökleşen yargısal kararlardaki ortak kabule göre; muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde, görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (Mutlak muvazaa). veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nispi muvazaa). Yanlar, ister sadece bir görünüş yaratmak için ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabanda, yani gizlenen sözleşmede, örneğin tapulu taşınmazlarda şekil koşullarından yoksun olduğundan geçersizdir.

Muvazaa, mutlak ve nispi olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak muvazaada; taraflar gerçekte herhangi bir muamele yapmayı düşünmedikleri halde, sırf üçüncü şahıslara karşı onları aldatmak amacıyla, bir muamele yapmış gibi gözükmek için görünüşte bir muamele yapmaktadırlar. Nispi muvazaada ise; tarafların aralarında akdettikleri bir mukaveleyi kendi iradelerine uymayan ve dışa karşı yaptıkları başka bir muamele ile gizleme söz konusudur… (4. HD, 17.3.1987 - 742/1968).

Özetle denebilir ki muvazaa; irade ile beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluktur.