Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hak Zilyetliği

Possession of Right

Fatih KABASAKAL

Hak zilyetliği Türk Medenî Kanunu m. 973/2’de düzenlenmiştir. Bu hüküm, özellikle olumsuz irtifak haklarında ve taşınmaz yükünde uygulama alanı bulmaktadır. İrtifak hakları içinde de hak zilyetliği kurulmasına elverişli olanlar, taşınmaza bağlı olumsuz irtifak haklarıdır. Meselâ, manzara kapatmama ve inşaat yapmama irtifaklarında durum böyledir. Eşya üzerinde fiilî hâkimiyet yetkisi veren irtifak haklarında hak zilyetliğinden söz edilemez. Hak zilyetliğinde hakkın kullanılması yüklü taşınmaz malikinin, ya irtifakı dikkate alarak kendiliğinden ya da hak sahibinin talebi üzerine yasaklanmış olan fiilden kaçınması şeklinde gerçekleşir. Hak zilyetliği, zilyetliğin kazanılması yollarından biri ile kazanılabilir. Taşınmaz yükünde ise, taşınmaz maliki taşınmazı teminat teşkil etmek üzere, yük alacaklısına karşı yapma veya verme edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Burada hakkın içeriğini oluşturan edim ifa edildiğinde ya da hak sahibi ifa talebinde bulunduğunda hak kullanılmış olur. Çünkü bu hak, başkasına ait taşınmazdan yararlanma veya yararlanma sağlanamadığı takdirde paraya çevirterek değerinden yararlanma yetkisi verir. Yoksa taşınmaz üzerinde doğrudan doğruya bir hâkimiyet sağlamaz. Taşınmaz yükünün, zamanaşımı yoluyla kazanılıp kazanılamayacağı konusu tartışmalıdır. Ancak irtifak haklarının, olağan zamanaşımı yoluyla kazanılmasına ilişkin hükümler taşınmaz yükü için de geçerlidir. Bu sebeple, taşınmaz yükünün olağan zamanaşımı yoluyla kazanılmasının mümkün olduğu söylenebilir.

Hak Zilyetliği, Eşya Zilyetliği, Olumsuz İrtifaklar, Taşınmaz Yükü.

Possession of right is provided in section 973/II of the Turkish Civil Code, That provision applies in particular to negative easements and obligation onimmovables. Among easements in general those which convenient for institution of easement of right are the negative easements on immovable properties. For instance obligation not to close sight or obligation not to construct a building are two of them. There is no room for possession of right when it comes to the easements which entitles its holder to actual control over the immovable. As far as possession of rights concerned, the exercise of such right is effected by avoidance of the tenant of the immovable under obligation, from commission of the prohibited act voluntarily or upon the request of the right holder. The possession of rights is gained by the ways to gain possession in general. Yet in the obligation on immovable, the tenant of immovable is under obligation to construct or give the immovable as a guarantee. when act which comprises the subject of the right in question conducted or the holder of such right so requested, the right is deemed to have exercised. Because such right authorises its holder to utilize an immovable which belongs to someone else, or in the absence of such utilization. gives right to sell the immovable and utilize its price. This right does not authorize the holder with direct and actual control. Its argumentative whether the easement on an immovable could be gained through negative prescription. But the provisions governing the ordinary negative prescription applies also to obligation on immovable. As such it would be safe to say that it is possible gain the right to an obligation on immovable through ordinary negative prescription.

Possession of Right, Possession of Good, Negative Easements, Obligation on Immovable.

Giriş

Zilyetlik kavramı konusunda doktrinde ve uygulamada bir görüş birliğinin bulunmadığı söylenebilir. Zilyetliği hak olarak kabul eden görüşler olduğu gibi, onu hukukî bir durum olarak kabul eden görüşlerde bulunmaktadır. Zilyetlik, ne fiilî bir durum ne de tek başına hukukî bir durum olarak tanımlanabilir. Kısacası zilyetlik “fiilî ve hukukî” bir durum olarak görülmelidir.

Çalışmamız açısından da, hangi tür irtifak haklarında hak zilyetliğinin kurulabileceği konusu tartışmalıdır. Doktrinde ağırlıklı görüş, fiilen kullanma imkânı vermeyen olumsuz irtifaklar ile taşınmaz yükünde kurulabileceği ileri sürülmektedir. Buna karşılık, kişiye bağlı irtifaklarda ve hatta alacak hakkı, ticaret unvanı, fikri mülkiyet ve ihtira beraatları gibi haklar üzerinde de hak zilyetliğinden söz edilebileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca taşınmazın niteliği yönünden de hak zilyetliğinin sadece tapuya kayıtlı irtifaklar ve taşınmaz yükleri üzerinde mümkün olduğu konusu da tartışmalıdır. Çalışmamızda, önce genel olarak zilyetliğin niteliği, hak zilyetliği ve unsurları ile taşınmaz yükü konusunda hak zilyetliğinin gerçekleşme ve kullanılması ile niteliği konuları üzerinde durulacaktır.

I. Hak Zilyetliği Açısından Zilyetliğin Unsurları

Türk Medenî Kanununda zilyetlik kavramının tanımına açıkça yer verilmemiştir. Ancak eşya üzerinde kimin zilyet sayılacağı belirtilmek suretiyle zilyetlik tanımlanmıştır. 4721 sayılı TMK m. 973/1’e göre, “Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir.” Bu düzenlemeden anlaşıldığı üzere, zilyetlikten söz edebilmek için öncelikle eşya üzerinde fiilî hâkimiyetin bulunması ve bu fiilî hâkimiyetin kişinin zilyet olma iradesine dayanması gerekir1. Bu sebeple, fiilî bir durumun zilyetlik olarak kabul edilebilmesi için, onda bazı unsurların bulunması gerekir. Bunlar “fiilî hâkimiyet” ve “irade” unsuru olmak üzere iki tanedir. Fiilî hâkimiyete zilyetliğin “maddî” (corpus) unsuru; iradeye de “manevî” (animus) unsuru denilmektedir2.