Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bilimsel ve Edebi Eser Yazarlarının Manevi Hakları

Moral Rights of the Author’s of Literary and Scientific Works

İlhami GÜNEŞ

Bilimsel ve edebi eserlerin yazarları, eser yaratıldığı andan itibaren iki farklı kategori halindeki haklara kavuşurlar. Parasal nitelikli mali haklara ek olarak eserin ilk sahibine manevi haklar da tanınmıştır. Manevi haklar yazarın mali olmayan haklarını korumaktadır. Eser ile sahibi olan yazar arasında manevi bağı kurmakta ve canlı tutmaktadır.

Manevi Hak, Eserin Umuma Arzı, İsim Hakkı, Eserin Bütünlüğü Hakkı.

Once a work qualifies for protection two distict categories of rights may arise. In addition to the economical rights that are granted to the first owner of copyright, the Law No. 5846 Intellectual and Artistic Works, also confers moral rights on the authors of certain Works. Moral rights protect an author’s non pecuniary or non-economic rights. Also keeps the moral bridge alive between author and work.

Moral Right, Disclosing the Work to the Public, Paternity, Right of Integrity.

I. Genel Olarak Eser ve Koruma Şartları

Bilimsel ve edebi eserler FSEK’in 2’nci maddesinde, sahiplerinin manevi hakları ise FSEK’in 14 - 17’nci maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Kuşkusuz, toplum için yazılı fikri eserler büyük önem arz etmektedir. Nitekim, gerek eğitim gerek eğlence ve kültür alanlarında fikri çalışmaların ve eserlerin artması arzulanan bir olgudur1. Ancak bunun önemli bir itici gücü de eser sahibi hakları ve bu arada manevi haklardır.

Anglo-Sakson hukukunda manevi haklar bir yandan ciddi bir destek alsa da, bazı yönlerden eleştirilmektedir. Genel olarak, manevi hakların yazarın izole edilmiş yaratıcı dehasının eseri ortaya koyduğu, böylece hakların eser sahibinin romantik imajı üzerine kurulu bulunduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir. Bu modele göre, 20’nci yüzyılın ikinci yarısında artık demode olmasına rağmen, manevi haklar, yazarın, eseriyle kişiliği arasında mevcut olan yok edilemez bağı sürdürmektedir. Bir diğer eleştiri ise manevi hakların yabancı ve dışsal doğasına odaklanmaktadır. Bir başka anlatımla, manevi haklar Kıta Avrupası’ndan kaynaklanmış oraya özgü bir değer olarak algılanmaktadır. Manevi haklar, aynı zamanda adil bir gerekçesi olmayan hukuki müdahaleleri temsil ettiklerinden eleştirilmektedir. Serbest pazar ortamında yatırımcıların, dağıtıcıların ve telif hakkı kullanıcılarının hakları pahasına yazarın menfaatlerini koruduğu ileri sürülmektedir2. Nitekim 1988 tarihli İngiliz Telif, Patent ve Tasarım Kanununda manevi haklar, 4. Bölümde 77 - 89’uncu maddelerinde, yazarların ve yönetmenlerin isim hakkı, bütünlük isteme ve değiştirmeye, bozmaya karşı koyma hakkı, yanlış kaynak gösterme ve belli fotoğraf ve filmlerin mahremiyeti ve bunların istisnaları ile süreleri gösterilerek düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi Kıta Avrupa ülkelerinde var olan bazı haklar mevcut değildir. Ayrıca, isim hakkı ve bütünlük hakkı telif hakkı sürdüğü müddetçe ve bir kısım hak ise 20 yıl süre ile sınırlanmıştır. İngiliz Kanunu tanıdığı bütünlük ve isim haklarına istisnalar da getirmiş; bilgisayar programları, program ürünü eserler, yazı karakterleri için manevi hak ileri sürülemeyeceği öngörülmüştür3.

Eser sahibi eserinden ötürü hukuki korumadan yararlanmaktadır. Bu kapsamdaki hakları arasında, mali haklar yanında, manevi haklar da bulunmaktadır. Konuya doğru noktadan yaklaşmak için öncelikle, manevi hakların kaynaklandığı eser ve eser sahipliğinden söz etmek gerekiyor. Burada Borçlar Hukuku anlamındaki ‘eser’den değil; sanatsal, kendine ve sahibine has fikir ürününden söz ediyoruz. FSEK, bir çalışmanın eser olarak kabulü için şartlar öngörmüş bulunmaktadır. Bu şartlar şöyledir: