Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yönetişim Kavramı ve Çoğulcu Demokrasi

The Concept of Governance and Pluralist Democracy

Murat ERDOĞAN

Yönetişim kelimesinin etimolojik kökenine bakıldığı takdirde, kelimenin “birlikte yönetme” manasına geldiği görülür. Türk Anayasa Mahkemesi de son dönemlerde verdiği kararlarda, iyi yönetişim kavramını demokratik devlet ilkesinin bir gereği olarak görmektedir. Ancak kulağa hoş gelen bu ifadede eksik kalan, hangi unsurların yönetim süreçlerine dahil edileceği ve söz konusu unsurları belirlemede hangi kıstasların kullanılacağıdır. Bu sebeple öncelikle yönetişim kavramının doğru bir tanımının yapılması ve bu kavramın günümüzün hakim siyasal doktrini olan demokrasi ile ne derece uyumlu olduğu araştırılması gerekir. Bu çalışmanın amacı da yönetişim kavramını tanımlamak ve kavramın demokratik süreçler içerisindeki yerini tespit etmektir.

Yönetişim, Demokrasi, Neoliberalizm, Müzakereci Demokrasi, Sivil Toplum.

Looking into ethimologic origin of the word “governance”, it can be observed that this word means governing altogether Turkish Constitutional Court, in its recent judgments, consider the concept of good governance as a condition of the principle of democratic state.. Nevertheless deficient thing in this expression sounds well, is that, which of these components take part in administrative processes and which criteria should be used to define this components. Therefore it is necessary to define the concept of governance and to what extent it is compliant with democracy which is predominant political doctrine of our age. Hence purpose of this study is to define the concept of governance and determine the position of concept in democratic processes.

Governance, Democracy, Neo-liberalism, Deliberative Democracy, Civil Society.

GİRİŞ

Bu çalışmada yönetişim kavramı, hukuki boyutuyla ele alınacak ve çoğulcu demokrasi karşısındaki durumu incelenecektir. Bu çerçevede kavramın, önce ortaya çıktığı kamu yönetimi alanındaki anlam ve kapsamı ifade edilecek, bunun ardından da bu kavramın Anayasa hukuku boyutu ele alınmaya çalışılacaktır. Nihayet bu kavramın çoğulcu demokrasiyi nasıl biçimlendirmeye çalıştığı da değerlendirilecektir.

Modern liberal düşüncenin klasik tezahürleri, devleti, toplumu oluşturan bireyin gerek sosyal, gerekse de ekonomik alandaki faaliyetlerinden ve bunların neticelerinden olabildiğince dışlamayı amaçlar. Klasik bir söylemle devlet, toplum hayatında (özellikle ekonomik ve sosyal alanda) düzen ve güvenliği sağlamak üzere gerekli tedbirleri alarak ekonominin doğal kanunlarının işleyeceği bir düzen yaratmaktan öte bir işlev görmez.

Teorik bağlamda 20. yüzyılın ilk yarısına kadar savunulabilmiş olan bu düşünce1, dünyada gerçekleşen ekonomik krizlerle yerini sosyal devlet (refah devleti) anlayışına terk etmiştir. Devletin ekonomik hayata sosyal amaçlarla belli oranda müdahalesini mümkün gören refah devleti anlayışı ise 1970’li yıllarda gerçekleşen yeni bir ekonomik kriz dalgasıyla sona ermiş ve liberalizm, bu sefer bambaşka bir formda geri dönmüştür.