Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Devletin Yargısal Bağışıklığına İlişkin Uluslararası Adalet Divanı’nın Almanya- İtalya: Yunanistan Müdahil Davasında Verdiği Karar ve Düşündürdükleri

Judgement of the International Court of Justice in Jurisdictional Immunities of the State (Germany v Italy: Greece Intervening) and Some Thoughts

Makalede Almanya tarafından İtalya’ya karşı açılan Yunanistan’ın müdahil olduğu “Devletin Yargısal Bağışıklıkları” davasına ilişkin olarak 2012 yılında Uluslararası Adalet Divanı tarafından verilen karar incelenecektir. Bunun öncesinde ise devletin bağışıklığı, sınırlı bağışıklık ve icra bağışıklığı konusu kavramsal olarak netleştirilecektir. Davanın incelenmesi sırasında öncelikle davaya konu olaylar ve ulusal yargılamalar ele alınacaktır. Daha sonra tarafların argümanları özellikle İtalya’nın ileri sürdüğü tezlere ağırlık verilerek incelenecek; Divan’ın bunları ne şekilde değerlendirdiği anlatılacaktır. Son olarak, devletin bağışıklığı doktriner ve ulusal düzeyde üzerinde uzun süre tartışılan bir konu olması sebebiyle özellikle karara yönelik eleştiriler üzerinde durulacaktır.

Devletin Bağışıklığı, Devletin Yargısal Bağışıklığı, Sınırlı Bağışıklık, İcra Bağışıklığı.

In this article I have scrutinized the judgement given by the International Court of Justice in 2012 regarding the case “Jurisdictional Immunities of the State (Germany v. Italy: Greece Intervening)”. However, before that the concepts of the immunities of the state, restricted immunities and immunity from enforcement have been clarified. While reviewing the judgement first I have put forward the subject matter of the case and the proceedings taken place in national courts regarding the case. After that the arguments of the parties have been discussed giving special weight to the Italian arguments, and how the Court evaluated them. Lastly, as immunites of the state being a controversial issue for a long time I have examined the critics to the judgement.

Immunities of the State, Jurisdictional Immunities of States, Restricted Immunities, Immunity From Enforcement.

I. DEVLETİN BAĞIŞIKLIĞI

Devletin bağışıklığı devletlerin egemen eşitliğinin bir sonucudur ve par in parem non habet juridictionem “eşitin eşit üzerinde yargısı olmaz” prensibine dayanır. Devletin yargısal ve icra bağışıklığı her ne kadar esasa ilişkin olmayıp usule ilişkin bir kural olarak kabul edilmekte ise de uluslararası barışın korunmasını, uluslararası ilişkilerin barışçıl, çatışmalardan uzak yürümesini sağlayan temel kurallardan biridir. Devletin bağışıklığı, bir devletin ve malvarlığının diğer bir devletin mahkemeleri tarafından yargılanamamasını ve yabancı mahkemelerin yargı yetkisinin dışında olmasını ifade eder. Yabancı bir devlet ile özel bir kişi arasındaki uyuşmazlıklar ise hukuk devleti ilkesi çerçevesinde ilgili yabancı devlet mahkemelerinin veya uluslararası mahkemelerin önüne gelebilir ya da diplomatik yollarla çözülebilir.

Devletin bağışıklığı iki yönlüdür; cezaî, hukukî ve idarî davalardan yargısal bağışıklığı ve icra bağışıklığını kapsar. Devletin bağışıklığı diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıklardan ve devlet, hükümet başkanlarının ve dış işleri bakanlarının bağışıklığından farklıdır. Diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıklar, diplomatik misyonlara görevli bulundukları yabancı devletin ülkesinde sağlanan özel statüdür. Diplomatik ayrıcalık ve dokunulmazlıkların amacı, devleti temsil eden diplomatik misyonun görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmesini sağlamaktır.1 Öncelikle belirtilmelidir ki, devletin bağışıklığına ilişkin kurallar yalnızca uluslararası hukuk tarafından şekillendirilmemektedir. Özellikle konuya ilişkin ulusal düzenlemelerin ve mahkeme kararlarının değerlendirilmesi çok önemlidir. Bunun sebebi aşağıda ele alınacağı üzere, devletin bağışıklığı konusunda henüz evrensel çok taraflı sözleşmenin bağlayıcılık kazanmamasıdır. Uluslararası alanda Uluslararası Hukuk Enstitüsü (International Law Institute) devletin bağışıklığını 1891 ve 1954 yıllarında ele almıştır. 1932’de Harvard Üniversitesi, 1952’de Uluslararası Hukuk Derneği (Association of International Law) ve 1960’da ise Uluslararası Baro Derneği (Association of International Bar) konuyu ele almıştır.2 Günümüzde bu konuda iki önemli uluslararası andlaşma yapılmıştır. Bunlardan ilki Avrupa Konseyi bünyesinde yapılan 1972 Devletin Bağışıklığı Avrupa Sözleşmesi3dir. Bu Sözleşme 1976’da yürürlüğe girmiştir. “Devletin Bağışıklığı ile ilgili Avrupa Mahkemesi” başlığını taşıyan bir Protokolü bulunmaktadır. Diğeri ise Birleşmiş Milletler bünyesinde yapılan 2004 Devletlerin ve Mallarının Yargısal Bağışıklığı Sözleşmesi4dir (BM Sözleşmesi). BM Sözleşmesi devletin yargısal bağışıklığına ilişkin en geniş kapsamlı ve sistematik metin olmasına karşın henüz yürürlüğe girmemiştir.5 Sözleşme yürürlüğe girmese dahi ulusal mahkeme kararlarını bir ölçüde etkileyerek devletin bağışıklığına ilişkin kuralların gelişmesine yardımcı olmaktadır.6 Keza ulusal hukuklarında devletin bağışıklığı konusunda yeterli düzenleme bulunmayan ülkelerin yargıçları konuya ilişkin uluslararası örf ve âdet kurallarını tespit etmek için Sözleşme hükümlerine ve diğer devletlerin mevzuat ve mahkeme kararlarına bakmalıdırlar. Bunu yapmalarının sebebi BM Sözleşmesinin hangi hükümlerinin örf ve âdet haline geldiğinin araştırılması ve devletin bağışıklığı konusundaki örf ve âdet kurallarının uygulanma (maddi) unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit edilmesidir.7 Esasen devletin bağışıklığı konusunda üst derece mahkeme yargıçlarının ulusal mevzuat ve yargı kararları yanında evrensel ya da bölgesel örf ve âdet kurallarını araştırmaları önemlidir. Fox ve Webb’in de belirttikleri gibi devletin bağışıklığı ulusal hukuk ile uluslararası hukukun en fazla kesiştiği alanlardan birisidir.8