Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Karlsruhe’den Hayvan Kesilmesi İçin Yeşil Işık

Selen Ö. ELBAN


I. Giriş

Almanya’daki Müslümanlar için, Hristiyan-Batı kültürü etkisi altındaki bir eyalette dini ritüellerinin yerine getirilmesi bir takım sıkıntı ve çatışmalara yol açabilmektedir. İşveren veya idari amir tarafından iş yerinde dini bir sembolün, tıpkı başörtüsü gibi haçın da, taşınması yasaklanabilir. Hem kiliseden gelen çan sesi hem de caminin minaresinden okunan ezan, idari yasaklara konu olabilmektedir. Bununla birlikte, hayvanın dini usullere uygun biçimde kesilmesi, yani sıcakkanlı bir hayvanın önceden bayıltılmadan kesilmesi, özellikle Almanya’da ikamet eden Müslümanları etkileyebilecek sorunlu bir konudur.

Yazıya, öncelikle dini usullere uygun biçimde hayvan kesmenin hukuken kabul edilebilirliği konusunda geçmişe bakarak ortaya koyulacak kısa bir özetle başlanmalıdır. Dini usullere uygun biçimde hayvan kesimi, Üçüncü İmparatorluk Dönemi’ne kadar Almanların hükmettiği bölgelerde kabul edilmekteydi. Bu durum, Nasyonel Sosyalistlerin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte 1933 yılında muhtemelen Musevi vatandaşların dini inançlarını etkilemek amacıyla “Hayvanların Dini Usullere Uygun Biçimde Kesilmesi Hakkında Kanun”u yayınlamaları suretiyle değişmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, eyalet hukuku kaynaklı bir düzenlemeyle kabul edilmemesi şartıyla, birçok eyalet dini usullere uygun biçimde hayvan kesimine istemeden de olsa izin vermeye başladı.1 Sıcakkanlı hayvanların kesilmeden önce bayıltılması gerektiği kuralı, Paragraf 4a’nın Hayvanları Koruma Kanunu’na (HKK) eklenmesinden beri geçerlidir. Paragraf 4a, fıkra 2, aralarında dini usullere uygun biçimde hayvan kesiminin de olduğu üç durum için bir istisna öngörmektedir. Buna göre, eğer bir cemaatin kurallarının hayvanın dini usullere uygun biçimde kesilmesini muhakkak emrediyorsa, bu bir istisnadır.2 Hukuk tekniği bakımından kanuni şartlar mevcut olduğu ölçüde özel iznin verilmesini öngören, muafiyetin saklı tutulmasıyla önleyici bir yasak söz konusudur.3 Bununla birlikte hayvanın dini usullere uygun biçimde kesilmesine per se izin verilmez, aksine kesimden önce idareden alınacak, talepte bulunan ve yetkili makam arasında ihtilaflara yol açabilecek izne ihtiyaç duyulmaktadır. Karlsruhe’de konuşlanan Federal Almanya Anayasası’nın koruyucusu, Alman Federal Anayasa Mahkemesi (AFAM), bir anayasa şikâyeti çerçevesinde bu tür bir ihtilafı ele almıştır. Bu soruna ilişkin ilke karar olarak kabul edilebilecek bu karar aşağıda açıklanacak ve diğer görüşler bir ara bölümde incelenecektir.

II. Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin “Helal Kesim Kararı” (BVerfGE 104, 337, 15 Ocak 2002)

Kendisini koyu dindar bir Sünni-Müslüman olarak tanımlayan ve 20 yıldan beri Almanya’da yaşayan bir Türk vatandaşı olan şikâyetçinin 1990 yılından beri Hessen’de bir kasap dükkânı vardır. Şikâyetçi, Müslüman müşteri çevresi için sürekli olarak dini usullere uygun kesim, yani hayvanın daha önce bayıltılmadan kesilmesi için özel izne talebinde bulunmaktaydı. 1995 yılında, Alman Federal Yüksek İdare Mahkemesi’nin (AFYİM) 15 Haziran 1995 tarihli kararına atıfta bulunularak talebi reddedildi. AFYİM, ilgili kararda özel iznin reddini, HKK prg.