Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tek Satıcının Sözleşmesel Hakkı ve 
bu Hakkın Üçüncü Şahıslar Tarafından İhlali

Ünal SOMUNCUOĞLU

Tek Satıcılık Sözleşmesinin Tanımı

1980 yılında teksir halinde yayınlanan doktora tezinde Hasan İşgüzar tarafından şu şekilde yapılmıştır: “Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı ile tek satıcı arasın- daki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde, sürekli öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı mamullerinin tamamını veya bir kısmını bir coğrafi bölgede İNHİSARİ olarak satmak üzere tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü artırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir”.1

Bu tanım Prof. Dr. Tandoğan tarafından tekrarlanmış,2 ve gerek yargısal içtihatlarda kabul görmüştür. Şu kadar ki, Gökyayla, kural olarak tanıma iştirak etmekle beraber, tanımdaki “yapımcı” özcüğüne katılmamış ve “yapımcı” ifadesi yerine sağlayıcı kelimesinin kullanılmasını daha uygun bulmuştur ve biz de bu görüşe katılıyoruz.3

Tek satıcılık kavramı, 2011 yılında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden evvel, doktrin ve yargısal içtihatlarla şekillendirilirken, anılan yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte yasal bir kimlik ve tanıma olmasa da, yasal bir mesnede kavuşmuştur. Gerçekten, Türk Ticaret Kanununun acentelere ilişkin, “denkleştirme istemi” başlıklı 122/5. maddesindeki hüküm,4 tek satıcılık kavramını yasal bir dayanağa kavuşturmuştur.