Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Alman Organ Nakli Hukuku Bakış Açısıyla Yüz, Kol ve Rahim Nakilleri

Matthias KRÜGER

I. Giriş

Yüz, kol ve rahim naklinin geçerliliği öncelikle, bunun için gerekli doku veya organların canlılardan mı, yoksa kadavradan mı alındığına göre belirlenir. Bu nedenle, ilk olarak Alman Nakil Hukuku’nun ölüm sonrası organ çıkarımı veya canlılardan organ alımı için hangi şartları öngördüğü ele alınmalıdır. Bunu takiben, halihazırda gerçekleştirilen yüz, kol ve rahim nakline ilişkin örnekler ve bu nakil türünün hukuki ve tıbbi özellikleri ile bilhassa rahim nakli üzerinde durulmalıdır.

II. Alman Hukuku’na Göre Kadavradan Organ Naklinin Şartları

Kadavradan organ nakli Alman Nakil Kanunu’nun (ANK) 3 ve 4. maddelerinde düzenlenmiştir ve bu hükümlerde genişletilmiş rıza esası benimsenmiştir. ANK 3. maddesi, organ alımının öncelikle ölen kişinin önceden açıklanmış iradesi esas alınarak gerçekleştirilmesi gerektiğini öngörmektedir. Ölen kişi, hayattayken bu iradesini açıklamışsa, bu irade bağlayıcıdır ve ölümünden sonra ne zorunluluk hali nedeniyle, ne de yakınları tarafından geçersiz kılınamaz. Böyle bir irade yoksa, ANK 4’de düzenlenmiş olan genişletilmiş rıza esası uygulanır1. Bu hüküm, ölen kişinin yakınlarına organ alımına izin verip vermediklerinin sorulmasını öngörmektedir. ANK 1a-5 maddesi, yakınlarını saymıştır. Burada sayılan sıraya göre yakınlar, eşler, kayıtlı partner, reşit çocuklar, ebeveyn, reşit kardeşler ve büyükanne/büyükbabadır. Ancak ölümünden önceki son iki yıl boyunca ölen kişiyle kişisel bir bağlantısı olmayan kişiler organ bağışına ilişkin rıza verme hakkına sahip değildir. Birden fazla yakının varlığı halinde, örneğin çocuğu olmayan bekar bir kimsenin birden fazla kardeşi varsa veya dul bir kişinin birden fazla çocuğu varsa, sadece bir yakına sorulması yeterlidir. Ancak bu tür durumlarda, bir diğer yakın bağışa itiraz edebilir ve bu durumda, organ bağışı yapılamaz.

ANK 4/2, 5. cümle, organ veya doku bağışı yapacak kişiye ölümüne kadar açıkça özel bir kişisel yakınlık içinde bulunan reşit kişilerin de yakınları gibi sayılabileceğini hükme bağlamıştır. Bu tür yakın kişiler, kural olarak evli olmamakla birlikte ölen kişi ile sıkı kişisel yaşam birliği içinde olan hayat arkadaşı olabilir2. Ölenin yakını veya yakınlığı olan kişi, kararını verirken ANK 4/1, 4. cümle gereğince, ölen kimsenin ölüm sonrası devam eden kişilik haklarına dikkat ederek, muhtemel rızasını göz önünde bulunduracaktır. Bu rıza belirlenemiyorsa, ölenin yakını ölen kişi yerine kendi kararlarını koyabilir.