Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Mehir Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Seda İrem ÇAKIRCA

Mehir, kocanın evlilik sözleşmesinin geçerli olarak kurulmasıyla birlikte, karısına vermekle yükümlü olduğu “bir miktar para, mal veya menfaat”i ifade etmek için kullanılmaktadır. Mehrin ödenmesi uygulamada, çoğunlukla, evlilik süresince ertelenir ve kocanın ölmesi veya evliliğin boşanma ile sona ermesi halinde ifa edilebilir hale gelir. Bu çalışmada, öncelikle, mehir kavramının tarihsel kaynağı ve amaçları tespit edilecektir. İkinci aşamada ise mehir kavramının normatif olarak düzenlenmediği Türk hukuku açısından hukuki niteliği, uygulamanın meseleyi ele alış biçimi de dikkate alınarak incelenecektir. Bu bağlamda İslam hukukunun yürürlükte olmadığı diğer Batılı ülkelerin meseleyi değerlendiriş biçimlerinden de yararlanılacaktır.

Mehir, Evlilik, Kadın, İslam Hukuku, Sözleşme.

Concept of dower is used to describe the transfer of property or sum of money that the wife is entitled to receive from the husband in consideration of the marriage. Above mentioned disbursement of dower is often deferred and becomes payable upon divorce or death of the husband. This article primarily examines historical origin and various functions of dower. In second phase of this paper legal characterization of dower will be scrutinized as a not normatively regulated concept in Turkish law. Then its implementation in the praxis will be taken into consideration. In this context how other Western countries in which Islamic law are not in force interpret this issue will also be utilized.

Dower, Marriage, Woman, Islamic Law, Agreement.

GİRİŞ

Müslümanlar arasında yapılan evliliklerde, mehir (Arapça mahr veya sadak) adı verilen ve konusunu genellikle bir miktar para veya eşyanın kadın yararına verilmesinin oluşturduğu bir sözleşme ilişkisi içerisine girilmektedir1. İslam hukukunda normatif olarak düzenlenen mehir, hali hazırda, çeşitli biçimlerde İslam hukukunun uygulandığı ülkelerde varlığını sürdürmektedir. Mezhep farklılıklarının, yeknesak bir İslam aile hukukunun oluşmasına engel olması sebebiyle, mehir kurumunun farklı şekillerde yorumlanması ve uygulanması bu bağlamda şaşırtıcı değildir2.

Mehir, İslamiyet’ten önce de çeşitli hukuk sistemlerinde uygulama alanı bulmuştur. Ancak mehir; İslam hukukuna özgü bir kurum olmamakla birlikte; günümüzde sadece İslam ülkelerinde normatif olarak uygulanmaktadır. Hukuk sistemlerinde mehre yer vermeyen ülkeler ise, topraklarında yaşayan bireylerin veya vatandaşlarının kanunlar ihtilafına konu olan mehre dair sorunlarını, ilgili ülkenin mehri düzenleyiş biçimine göre çözmek zorunda kalmaktadırlar. Zira anılan Müslüman bireyler açısından evlilik öncesinde veya sonrasında, mehir belirleme zorunluluğu devam etmektedir. Dolayısıyla; örneğin Almanya gibi İslam hukukunun geçerli olmadığı ve fakat göçmen işçiler sebebiyle nüfusunun önemli bir kısmını Müslüman bireylerin oluşturduğu ülkeler, kanun ihtilafı sebebiyle de olsa mehir sorunu ile karşılaşmaktadırlar. Tam bu noktada akla, İslam hukukunun geçerli olmadığı bir ülkede mehir ihtilafı ile karşılaşan yargıcın, İslami evliliğin unsurlarından biri olan mehir hakkında bir karar verip veremeyeceği veya mehir hususunun cinsiyet eşitliği anlamında Batılı hukuk sistemleriyle uzlaştırılıp uzlaştırılamayacağı soruları gelmektedir. Bu bağlamda; İslam hukukunun yüzyıl öncesinde uygulandığı ve nüfusunun önemli bir kısmının İslami ritüellere göre yaşadığı Türkiye açısından, mehrin hukuki niteliğinin belirlenmesi ve uygulamada nasıl değerlendirildiğinin ortaya koyulması daha da büyük bir önem arz etmektedir. Mehir sözleşmesinin ne 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda3 veya 818 sayılı mülga Borçlar Kanun’unda4 ne de 743 sayılı Türk Kanunu Medenî’sinde5 veya 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda6 düzenlenmiş olması, uygulamanın bu hususa ilişkin görüşlerinin taşıdığı ağırlığı artırmaktadır.

Bu çalışmada ilk olarak mehrin kavramsal olarak ifade ettiği anlam tespit edilecek; daha sonra mehrin tarihi kökenleri ve gelişim süreci araştırılacaktır. Zira mehrin İslam hukukundan önce de var olduğuna dair verilerin ışığında, mehir kurumunun hukuki gelişim ve dönüşümüne de şahitlik edilebilecektir. Öte yandan mehrin konuluş ve ifa edilmesinin sağlanmasının tek amacının; evlilik ilişkisi çerçevesinde kadını ekonomik anlamda güçlendirmek, toplumsal, sosyal hayata katılımını kolaylaştırmak olup olmadığı sorusu da çalışmanın ilerleyen bölümlerinde yanıtlanmaya çalışılacaktır. Çalışmanın takip eden bölümünde ise mehir sözleşmesinin Türk hukuku özelinde, İslam hukukunun yürürlükte olmadığı hukuk sistemleri açısından hukuki niteliğinin nasıl tespit edildiği üzerinde durulacak ve varılan sonuca uygun olarak mehir sözleşmesinin hangi şartlar dahilinde geçerli olarak kurulabileceği belirlenecektir. Normatif bir düzenlemeye konu olmaması sebebiyle; yargı kararlarının konuya ilişkin getirdiği yorumlar değerlendirilirken sadece Türk uygulaması değil, mehir sözleşmesinin kanunlar ihtilafı yoluyla mahkeme kararlarına konu olduğu örnek ülke uygulamaları da dikkate alınacaktır. Bu bağlamda; Türk göçmenlerin büyük bir yoğunlukla yaşadıkları Alman mahkemelerinin, konuya ilişkin kararlarına da çalışma içerisinde değinilecektir.