Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kişilerin Huzur Ve
 Sükûnunu Bozma Suçu

Rezzan İTİŞGEN

Huzur ve sükûn içinde yaşama, kişilerin iç huzuru ve hürriyeti bakımından önem arz eden hususlardan biridir. Aslında suçların birçoğunun geniş anlamda kişilerin huzur ve sükûnunu korumaya yöneldiği söylenebilir. Türk Ceza Kanunu m.123’te düzenlenen kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu ise huzur ve sükûnu doğrudan bozmaya yönelen fiillere karşı kişilerin korunması için ihdas edilmiştir. Böylece işyerinde psikolojik şiddet, telefon terörü ya da ısrarlı takip gibi hiçbir suç kapsamında değerlendiremeyeceğimiz fakat iç huzura müdahale eden ihlallere karşı da ceza hukuku yaptırımları uygulanabilecektir. Çalışmamızda bu suç tipi suç inceleme metoduna uygun olarak incelenecek, kapsamı ve uygulanma koşulları belirlenerek, tartışmalı alanlar doktrin ve yargı kararları ışığında aydınlatılmaya çalışılacaktır.

Huzur, Sükûn, Israr, İş Yerinde Psikolojik Şiddet (Mobbing), Israrlı Takip (Stalking, Nachstellung), Telefon Terörü.

To live in peace and tranquility is one of the important issues in terms of individual’s inner peace and freedom. In fact, it will be said that many of the offences broadly directed to maintain peace and tranquility of individuals. The offence of deterioration of individual’s peace and tranquility, is held in article 123 of Turkish Criminal Code, is created for protect individuals against acts directed to deterioration of peace and tranquility. Thus, criminal sanctions can be applied violations such as psychological violence at work, telephone terror and stalking that interfere with inner peace, but are not covered by any offence. In our work, this offence will be examined according to method of criminal examination, settled its extent and conditions of application, tried to clarify the controversial areas in the light of doctrine and judicial decisions.

Peace, Tranquility, Insistence, Mobbing, Stalking, Telephone Terror.

GİRİŞ

Türk dil kurumunun sözlüğünde belirtildiği üzere huzur dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç; sükûn ise erinç, huzur, rahat, durgunluk, dinginlik anlamlarına gelmektedir.1 Kişi hürriyeti bireyin istediği zaman istediği yerde bulunabilmesi anlamına geldiği kadar, bulunduğu ortamda huzurunu ve sükûnunu koruyabilmesini de gerektirir. Bu nedenle kanun koyucu 765 sayılı TCK döneminde “Halkı rahatsız eden hareketler” başlığı altında 546.2 ve 547.3 maddelerde yer verdiği düzenlemeleri 5237 sayılı TCK’da m.123’te “Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma” şeklinde tek bir maddede toplamıştır;4 “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir”.

I. KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu TCK’da “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmektedir. Bu suç tipi, bir başkasının kişisel özgürlüğüne, onu rahatsız etmek amacıyla müdahale eden kişilerin hareket özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir tercihin yansımasıdır.

Bu suç Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan haklarla da yakından bağlantılıdır. Anayasa m.17/1’e göre “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”. Huzur ve sükûnu bozan hareketler ise kişilerin maddi ve manevi varlığına müdahale teşkil eder. Huzur ve sükûnun bulunmadığı bir ortamda kişilerin maddi ve manevi varlığını sağlıklı bir şekilde geliştirmesi söz konusu olamaz. “Özel hayatın ve aile hayatının korunması” başlığı taşıyan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.8’e göre de “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”. TCK m.123’ü oluşturan davranışlar aynı zamanda özel hayata müdahale niteliği taşır. Devlet, kişilerin bu haklara yönelik ihlallerine müdahale etmekle yükümlüdür.5 Bu kapsamda devlet bu tür ihlalleri yaptırıma bağlayan düzenlemeleri ihdas etmek, talep üzerine müdahaleleri sona erdirmek ve failler bakımından gerekli usulî işlemleri yapmak zorundadır.