Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Norveç Mahkemelerinde İslam Hukuku?

Katja Jansen FREDRIKSEN


Göç ve globalleşmeyle birlikte birçok yeni fikir, kural ve değer Norveç toplumuna ve mahkemelerine girdi. Müslüman bir erkeğin önceden boşanmayla sona erdirilen bir evliliği geçersiz kılmaya çalıştığı bir davayı analiz eden yazar, hukuk sistemleri arasındaki sınırların nasıl tekamül ettiğini ve birbiriyle yarışan söylemlerin hukuki süreci etkilemek için nasıl harekete geçirildiğini irdeliyor.1

2002 yılında Yüksek Mahkeme, daha önce boşanmayla sonuçlanan bir evliliğin geçerliliğinin ihtilaf konusu olduğu bir davayla karşı karşıya geldi.2 İddia, Norveç'te bir camide kıyılan evlilikten önce Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkedeki Şeriat mahkemesinde gerçekleştirilen bir boşanmanın meşruluğu hakkındaki şüpheler üzerine ortaya atıldı. Norveç'te sadece ayrılık ve boşanmalar kaymakam veya mahkeme nezdinde gerçekleştiriliyor. Müslümanlar nikâhlarını kendi gelenek ve göreneklerine uygun olarak kıyma hakkına sahipler. Dini nikâh ve boşanmanın geçerliliğine ilişkin uyuşmazlık, mahkemede karışık durumlara yol açabiliyor. Böyle durumlar dolaylı yoldan "hukuki çoğulculuğun" risklerine ve sınırlamalarına ışık tutuyor. Söz konusu dava, Arap asıllı Müslüman olan Ahmet ve Leyla (takma adlar) ile ilgili. Her ikisi de orta yaşlarda olup daha önce bir kez evlenmişler. Leyla'nın daha önceki evliliğinden yetişkin çocukları var ve çocuklarından biri Norveç'te yaşıyor. Leyla, Ahmet'le evlendikten kısa bir süre sonra Norveç'te boşanma davası açmış. Bu evlilik sayesinde Norveç'te sürekli oturum hakkı kazanmış ve kızıyla birlikte yaşamaya devam edebilmiş. Leyla isteseydi ilk eşiyle bile boşanma sonrasında yeniden evlenebilirdi. Diğer taraftan Ahmet, Leyla ile olan evliliğinden pek bir şey elde edememiş gibi görünüyordu. Nitekim Ahmet'in boşanma davası sonrasındaki davranışları, tüm bu yaşanılanların kendisini son derece aşağılanmış hissettirdiğinin bir dışavurumuydu. Ahmet Leyla ile Norveç'te bir camide evlendiğinde Norveç hukukunun İslami boşanma prosedürlerine de izin verdiğini yanlışlıkla zannetmiş olabilir. Norveç mahkemesinden adalet bekleyen Ahmet'in "onurunu" savunmak adına mahkemede dava açmasının sebebi bu da olabilir. Ahmet'in Leyla'ya nafaka ödemek istememesi de bir başka sebep olarak ileri sürülebilir. Ancak çiftin müşterek çocukları olmadığı için bu husus da tartışmalı.

ERKEK BAKIŞ AÇISI

Mahkemedeki birçok duruşmadan sonra Norveç'te sürekli oturum hakkına sahip Ahmet, "Leyla'nın kendisiyle hiçbir zaman ciddi olarak evlenmek niyetinde olmadığını ve bu nedenle evliliklerinin geçersiz olduğunu" iddia ederek davayı Yüksek Mahkemeye götürdü."3 Ahmet, Leyla'nın Norveç'te yasal oturum hakkını kazanmak için kendisiyle formalite bir evlilik yaptığını düşünmekteydi. Ayrıca Leyla'nın hem Norveç'te hem geldiği ülkede ciddi bir suç olan poliandri suçunu işlediğini ima ederek boşanma evraklarının gerçekliğinden de şüphe etmekteydi. Ahmet davanın kendisi için "yasal ve sosyal güçlükleri barındırdığını ve ailesinin şu anda yaşadığı ülke gibi İslam hukukunu uygulayan ülkelerde ölüm cezasına veya en iyi ihtimalle ömür boyu hapis cezasına mahkûm olma riski taşıdığını" düşünmekteydi. Ahmet, İslam hukukunu en aşırı şekillerde sunan medya söylemine başvurarak belli ki davası için sempati ve destek kazanma niyetindeydi.