Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Egemenlik Üzerine Politik ve Hukuki Açıdan Bir İnceleme: “Devlet Egemenliği” mi, “Birey Egemenliği” mi?

A Review on Sovereignty from Political and Legal Angles: “State Sovereignty” or “Individual Sovereignty”?

Muharrem Doğan,Sezai Çağlayan

Modern bir siyasal otorite kavramı olarak egemenlik, bir toprak parçası üzerindeki üstün otorite olarak tanımlanabilir. Lakin, kavrama tarih boyunca farklı anlamlar yüklenmiştir. Kavramın anlamı veya kavrama yüklenen anlamlar Jean Bodin tarafından ilk kez kullanımından bu yana değişime uğramıştır. Fakat, Bu çalışmanın amacı salt bir şekilde egemenliğin dönüşümünü açıklamaktan ibaret değildir. Günümüz dünyasında, hukuki veya politik olarak kişilerin üstünde bir tür en üstün otoriteden bahsetmek de zaten mümkün değildir. Devletler, hali hazırda bazı yetkilerini ulus üstü organizasyonlara ve uluslararası yargı mercilerine devretmiştir. Bu nedenle, bu makalede bireyin hukuki ve politik olarak pozisyonunun tarihi süreç içerisinde nasıl değişime uğradığı ve devlet/birey arasındaki dengenin egemenlik bağlamında ne durumda olduğu açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.

Egemenlik, Devlet Egemenliği, Birey Egemenliği, Uluslararası Hukuk, Dönüşüm.

Sovereignty, as a modern notion of political authority, can be described as supreme authority within a territory. However, the notion has been given varied meanings throughout history. The meaning of the notion or the meanings attached to the notion have been transforming since it was first used by Jean Bodin. Yet, in this paper, the main aim is not only to explain the transformation of sovereignty. In present world, it is rather impossible to assert any kind of suprem eauthority, legally or politically, on people. States have already assigned some of their authority to supra-national organizations and international tribunals. Thus, the article also aims to explain how the legal and political position of individual has transformed throughout history, and to clarify the equilibrium between the legal and political position of the state and the individual in terms of sovereignty.

Sovereignty, State Sovereignty, Individual Sovereignty, International Law, Transformation.

GİRİŞ

Modern devlet ile birlikte gündeme gelen ve çağımızın siyasal/hukuk literatürünün en önemli konularından biri olan egemenlik, gelişen ve de değişen toplum/dünya düzeni ile birlikte yeni formlara giren bir mefhumdur. Bu gelişim ve değişimin neticesi olarak mefhum, çoğu birbirleriyle çekişmeli pek çok tanıma sahiptir.1 En iyi yönetimin hangisi olduğuna dair tartışmanın dışında, hükümet ile halk, diğer bir ifade ile yönetenler ile yönetilenler arasındaki ilişki bakımından egemenlik2 tartışmanın son beş asırlık boyutunu oluşturmaktadır. Yaşanan siyasal gelişmelerin hukuki sonuçları, özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren uluslararası hukukta meydana gelen gelişmelerle birlikte devlet odaklı egemenliği aşındırıp, yeni bir uluslararası hukuk süjesi olarak bireyin egemenlik alanını genişletmiştir. Özellikle insan hakları ve insancıl hukuk bağlamında edinilen tecrübeler hak ve sorumluluk sahibi olarak bireyi uluslararası hukuk ekseninde bir süje konumuna getirmiştir.3

Bu çalışmanın amacı salt bir şekilde egemenliğin dönüşümünü açıklamaktan ibaret olmayıp, siyasal ve hukuki kontekst içinde bireyin bir uluslararası hukuk süjesi olarak hak ve sorumluluklarının nasıl geliştiğini göstermek ve egemenlik bağlamında devlet/birey dengesinin nasıl değiştiğini açıklamaktır. Burada birey egemenliğinden kasıt, bireyin sahip olduğu hak ve sorumluluk alanlarının uluslararası sistem içinde sağlamlaşıp, somutlaşmasından ileri gelen bir söylemdir. Devlet egemenliğinde olduğu gibi söz konusu devletin var olma kriterlerinden biri olarak bir egemenlik durumu birey egemenliği için söz konusu değildir, doğası gereği olması da mümkün değildir. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, egemenlik kavramının gelişimi, modern devlette egemenlik algısı ve bireyin konumu ele alınmıştır. İkinci bölümde ise, uluslararası hukuk bağlamında devlet/birey egemenliğinin nasıl değiştiği, özellikle uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası ceza hukuku alanında yaşanan gelişmelerin bireyi kendi egemenliğini sağlamlaştıran bir uluslararası hukuk kişisi yapması üzerinde durulmuştur.

1. POLİTİK AÇIDAN EGEMENLİK VE DEVLET/BİREY İLİŞKİSİ

Egemenlik, tarih boyunca, devletin devletlerle ve devletin bireylerle ilişkisini belirlemiştir. Çünkü soyut bir kavram olarak egemenlik bütün siyaset bilimciler tarafından devletin insan öğesi (ulus) ve devletin toprak öğesi (ülke) ile birlikte kurucu unsuru olarak kabul edilmiştir. Tarihsel süreç içerisinde egemenlik kavramı mutlak monarşilerden demokratik unsurlarca çevrelenmiş ulus devletlere kadar devletin toplum üzerindeki gücünü meşrulaştırmak için kullanılmıştır. Bundan dolayı, devletin otoritesi zorla teşkil edilebilir olarak ifade edilmiş ve devlet, kanunlara itaati sağlama ve gerektiğinde itaat etmeyenleri cezalandırma gücüne sahip olarak görülmüştür.4 Örneğin; devletin bir baskı aygıtı olan "silahlı güçler" meşru olarak silah kullanma yetkisine sahiptir ve bu gücü ve meşru yetkiyi doğrudan doğruya devletin egemenlik öğesinden almaktadır. Bundan dolayı, bölünmez bir gücü ifade eden egemenlik devletin varlığını sürdürebilmesi için en önemli faktördür. Çünkü mutlak ve denetleyici bir kurum ancak egemen olabilirse devlettir ve otoritesini harici bir güçten almaz. Ayrıca denetimi kendinden menkul olarak koşulsuz bir biçimde uygular ve gücünü başkalarıyla paylaşmaz.5