Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Modern Ötesi Devlet ve Toplum Kavramı Işığında Yeni Anayasal Düzen ve Vaat Ettikleri

The New Constitutional State and its Prospects in light of the Concept of State and Society beyond Modern Political Paradigm

Sezgin Seymen Çebi

Bu makalede devlet/iktidar ve modern topluma ilişkin modern siyasal paradigmanın ve onun odağında yer alan merkezilik, temsiliyet ve homojen toplum unsurlarının içinde bulunduğumuz yüzyılda muhtemelen aşılması suretiyle oluşacak yeni siyasal paradigmanın yerellik, heterojen toplum, çok kültürlülük/kimliklilik ile doğrudan demokrasiye dayanan yeni bir biçim alacağı iddia edilmektedir. Bu manada, makalemizde bu paradigma değişimine ilişkin hususlar genel olarak tartışıldıktan sonra bu durumun Türkiye halklarına, onların yeni anayasal düzenine ve politik topluma muhtemel yansımalarının nasıl olacağı ele alınacaktır.

Yeni Siyasal Paradigma, Çok Kültürlülük, Yerellik, Heterojen Toplum, Doğrudan Demokrasi, Yeni Anayasal Düzen, Yeni Siyasal Toplum.

In this paper, it is argued that the modern political paradigm regarding the state/power and society which centers around centralization of the state power, representation and homogeneous society, likely, in the present century, to shift toward a new paradigm based on locality, multiculturalism, heterogeneous society and direct democracy. Accordingly, after discussing the main aspects of this political transformation the paper will specifically focus on the possible effects of such a political paradigm shift on the peoples’ lives, their new constitutional order and political society in Turkey.

The New Political Paradigm, Multiculturalism, Locality, Heterogeneous Society, Direct Democracy, The New Constitutional Order, The New Political Society.

GİRİŞ

Biz bu sunumumuzda öncelikle kamu hukukunda ve siyaset kuramında modern devleti tanımlayan merkezilik, homojen toplum ve temsiliyet unsurlarında özellikle 1990 sonrasında meydana gelen değişikliklerden hareketle, bunun modern devlet, iktidar ve toplum yapısında ünlü bilim felsefecisi Thomas Kuhn'un Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı eserinde belirttiği anlamda bir paradigma değişimine tekabül ettiğini iddia edeceğiz. Bu paradigma değişimi sonucu ortaya çıkan ve modern ötesi (modern sonrası değil, çünkü modern sonrası birebir postmodern bir tanımlama ve yeni paradigma postmodern değil) bir devlet/iktidar ve toplum yapısı ortaya çıkardığını; yerel yönetimlere, çok kültürlülük ve kimliklilik ile doğrudan demokrasiye dayandığını, bu yeni oluşumun da kendisine özgü bir anayasal düzeni ifade ettiğini vurgulayacağız. Sonrasında tüm bu sürecin ülkemiz ve Yeni Türkiye Anayasası anlamında ne ifade edeceği sorusu üzerine eğileceğiz.

THOMAS KUHN VE BİLİMSEL DEVRİM ANLAYIŞI

T. Kuhn 1962 yılında basılan "The Structure of Scientific Revolutions" (Bilimsel Devrimlerin Yapısı) eserinde bilim felsefesine yepyeni bir bakış getirmiştir. Bilindiği üzere klasik bilim felsefesi bilimsel ilerlemenin kabul edilmiş bilimsel olgu ve kuramların birikmesi (accumulation) sonucu gerçekleşen ve doğrusal (lineer) bir ilerleme anlayışına dayanan bir fenomen olduğundan hareket etmektedir. Kuhn bilim tarihinde meydana gelen bu kavramsal devamlılığın bilimsel devrimlerle kesildiğini ileri sürmektedir. Buna göre mevcut bilimsel paradigma devam ederken bu paradigma içerisinde o paradigmanın esaslarına, deyim yerinde ise, kafa tutan anomaliler (aykırılıklar) ortaya çıkmaya başlar. Bu anomaliler zamanla öyle bir noktaya ulaşır ki, mevcut bilimsel paradigma bunlara cevap verememeye başlar. Bu durum belirtilen bu anomalilere cevap verebilen yeni bir bilimsel paradigmanın doğuşunu da beraberinde getirir. Yeni bilimsel paradigma oyunun kurallarını değiştirir, yeni bir araştırma metodu benimser ve eski bilimsel bilgilere ilişkin yeni sorular sormaya başlar. Kuhn astronomide dünya merkezli Batlamyus (Ptolemous) sisteminden Güneş merkezli Kopernik sistemine geçişi bu anlamda bir bilimsel devrim ve yeni bir paradigmaya geçişe örnek olarak göstermiştir. Aynı şekilde fizikte Newton'un hareket yasaları, yerçekimi yasası ve zamanın mutlaklığı anlayışına dayanan bilimsel paradigması atom altı dünyanın kaotik yapısına cevap verememiş, bu noktada ortaya çıkan anomaliler yeni bir bakış, yeni bir bilimsel araştırma yöntemi ve paradigma gerektirmiştir. Bu nedenle bilindiği üzere XX. yüzyıl başından itibaren Einstein'ın görecelilik kuramına dayalı Kuantum Fiziği bu ihtiyaca cevap vermiş ve fizikte yeni bir paradigmaya geçişi sağlamıştır. Kuhn kuramının doğa bilimleri için geçerli olduğunu belirtmiş olsa da bu kuram XX. yüzyılda sosyal bilimlerde de sıklıkla başvurulan bir bilim felsefesi yaklaşımı olmuştur.

KAMU HUKUKU VE SİYASET KURAMINDA YENİ PARADİGMAYA DOĞRU

Kuhn'un bu kuramını interdisipliner bir bakışla hem kamu hukuku hem de siyaset teorisine uygulayabiliriz kanaatindeyiz. Bu bağlamda modern zamanlarda ortaya çıkan modern devlet/iktidar ve toplum anlayışında köklü değişikliklerin oluştuğunu, anomalilerin ortaya çıktığını ve ulus devlet temelli mevcut modern iktidarın bu anomalilere cevap veremediğini iddia ederek yeni bir devlet ve toplum yapısı ile bu yapılara karşılık gelen yeni anayasalar anlamında modern devlet iktidarında bir paradigma değişikliğine gidilmesi gerektiği görüşündeyiz. Şu hususu belirtelim ki, burada modern sonrası bir devlet ve iktidar anlayışının karşılığı post modern bir toplum ve iktidar anlayışı değildir. Postmodernite devlet, sanat, din, bilim vb. alanlarda modern kuram ve kabüllere zıt reaksiyoner bir yaklaşımın ürünü olup, modernitenin bilim, akıl ve ilerleme gibi öncüllerine kuramsal bir tepkidir. Bu anlamda onun modern bilime, sanata vs. olduğu gibi modern devlet ve iktidar anlayışına yönelik bir alternatifi yoktur ve bir parçalanmışlığı temsil eder. Oysaki bizim sözünü ettiğim modernite sonrası devlet ve iktidar yapısının bir devlet ve iktidar anlayışı vardır ve parçalanmışlığı değil, çok kültürlü bir toplum yapısında bir arada yaşamanın koşullarını sağlamaya çalışır.