Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Boşanma Davasında Hakimin Alacağı Geçici Önlemler (mk M. 169)

The Contemporary Measures Which are to be Taken by Judge During the Divorce Litigation

Ekrem Kurt

Boşanma veya ayrılık davasının açılmasıyla birlikte, tarafların herhangi bir talepleri bulunmasa dahi, hakim kendiliğinden gerekli tedbirleri alır. Bu tedbirlerin başlıcaları, eşlerin ve çocukların barınma, iaşe gibi ihtiyaçlarının giderilmesidir. Hakim ayrıca 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanunun öngördüğü tedbirlerden gerekli gördüklerini de uygulayabilir. MK md. 169’da sayılan tedbirler hakim bakımdan sınırlayıcı olmayıp, gerekli görürse bunlara benzer diğer tedbirleri almaya da yetkilidir. Bu tedbirler cümlesinden olan tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası boyunca, kusur durumuna bakılmaksızın ihtiyaç içindeki eş ve çocuklar yararına hükmolunan bir nafaka türüdür. Eş yararına hükmedilebileceği gibi, çocuk yararına da hükmedilebilir, gereğinde hem eş, hem de çocuk yararına da hükmolunabilir. Hem eş hem de çocuk yararına nafakaya hükmolunduğunda bunların miktarları toptan değil, ayrı ayrı belirtilmelidir. Keza, birden çok çocuk için nafakaya hükmolunduğu takdirde de hangi miktarın hangi çocuk için kararlaştırıldığı hakim tarafından kararda belirtilmelidir. Yargıtay, birden çok kimse yararına toptan bir nafaka miktarına hükmolunmasını kabul etmemektedir. Boşanma veya ayrılık davasının uzaması ve tarafların durumlarında değişiklikler meydana gelmesi halinde hakim, talep olmasa bile kendilğinden gerek nafaka miktarını, gerekse aldığı tedbirlerde değişikliklere gidebilmeli, yeni tedbirler de alabilmelidir.

Boşanma, Ayrılık, Tedbir Nafakası, Ailenin Korunması, Geçici Tedbirler, Barınma, İştirak Nafakası

The judge may decide contemporary preventions during the litigation of divorce or separation, if even none of the parties demand such preventions. The preventions which have to be decided by the judge, are principally accomodition and alimony for the spouses and children. The judge may also apply the special preventions which derive from the 6284 numbered “Code of Protection of Family and Prevention of Violence Against Women”. The preventions provided in the Art. 169th of the Turkish Civil Code do not restrict the judge. The judge may take similar measurements which are not contained within the codes. The measure alimony is one of the most significant measurements that can be taken by the judge. This can be decided for both the spouse and children. If the measure alimony is judged for the spouse and the children, the amount should be cleared for each person separately by the judge in the final tribunal decision. A total amount of alimony cannot be decided unseparately for several persons. The supreme court does not accept such a total amount of undefined alimony for several persons. If the litigation of divorce or separation takes a long period, the judge should take the necessary measurements if even there is no demand on this issue.

Divorce, Separation, Measure Alimony, Protection of Family, Contemporary Measurements, Accomodition, Alimony for Children.

GENEL OLARAK

Boşanma veya ayrılık davasının açıldığı andan kararın kesinleştiği zamana kadar geçecek olan süre kritik bir dönemdir. Bu dönemde eşlerin kırgınlıkları ve kızgınlıkları üst düzeydedir1. Kimi zaman fevri davranılarak ani bir kararla boşanma dava açılmış olabilir ve gerek davacı gerekse davalı taraf böyle bir sürece hazırlıksızdır. Bu nedenle, hakim dava devam ettiği sürece eşlerin ve çocukların barınması, bakılması, korunması, geçinmesi, karı koca mallarının yönetimi gibi konularda geçici tedbirleri kendiliğinden alır (22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanun MK md. 169)2. Hakimin alacağı tedbirler maddede sayılanlardan ibaret değildir. Hakim, somut olayın gerektirdiği bütün önlemleri kendiliğinden alma hususunda geniş bir takdir yetkisine (MK md. 4) sahiptir3. Aslında bu tedbirler ile hakimin evlilik birliğinin korunmasına ilişkin MK md. 195/III ve 196 hükümlerine dayanarak alabileceği tedbirlerin arasında bir benzerlik olduğu, dolayısıyla henüz boşanma veya ayrılık davası açılmamış olsa bile bu önlemlerin en azından bir kısmının evlilik birliğinin korunması sadedinde de alınabileceği kabul edilmektedir4. Geçici tedbirleri almak hususunda geniş bir takdir yetkisine sahip bulunan hakim, bu alanda usul hukuku bakımından re’sen araştırma yetkisine sahiptir5. Delilleri serbestçe toplar ve değerlendirerek bir sonuca varır. Uygulama dilinde buna genellikle “mali ve sosyal durum araştırması” adı verilmektedir.

Geçici tedbirlere karar verecek olan hakim, boşanma veya ayrılık davasına bakan hakimdir.

HAKİMİN ALABİLECEĞİ ÖNLEMLER

Boşanma veya ayrılık davasının açılmasından sonra eşlerden her biri, dava süresince diğer eşten ayrı yaşama hakkına kavuşur. Bu nedenle boşanma veya ayrılık davasının açılması ile birlikte, hakim tarafından aile konutunda hangi eşin oturacağı, hangi eşin de burayı terk edeceği hususunda bir karar verilmesi gerekir. Burada aile konutunun geçici olarak eşlerden birine tahsis edilmesi söz konusudur. Kuşkusuz bu tahsis nihai bir karar olmayıp, boşanma davasının sonucunda ve aralarındaki mal rejiminin hükümlerine göre daha sonra kesin olarak diğer eşe terk edilmesi gerekebilecektir. Aile konutunun hangi eşe tahsis edileceği hususunda bir karara varılırken bunun mülkiyetinin hangi eşe ait olduğuna bakılmayacağı gibi6 kiracının hangi eş olduğuna yahut kiracı olmayan eşin sözleşmeye katılıp katılmadığına (MK md. 194/IV) da bakılmaz. Burada önemli olan, eşlerin ihtiyaç durumudur. Örneğin çalışmayan kadın ile küçük yaştaki çocukların aile konutunda bırakılması uygun bir tedbir olacaktır7. Kocanın mesleğini yürütebilmesi için aile konutunu kullanmasının zorunlu olması gibi hallerde de konutu kadının terk etmesi yönünde karar verilebilecektir8. Aile konutunun kiralanmış bir konut olması halinde, mahkeme tarafından kime tahsis edilmiş olursa olsun kira bedelinin yine kiracı eş tarafından ödenmeye devam edilmesi gerekir. Aynı kural ortak giderler bakımından da söz konusudur. Aksi takdirde, yani konuta diğerinden daha çok ihtiyacı bulunan eşe yapılan tahsisle birlikte kira bedelini de bu eşin ödemesi beklenirse, çoğu kez uygun bir çözüm bulunmuş olmayacaktır. Örnek vermek gerekirse, herhangi bir işte çalışmayan ve ev kadını olan eşe, kiralanmış konutun tahsis edilmesi, ancak bundan böyle tahakkuk edecek kiraların da bu eş tarafından ödenmesinin beklenmesi uygun bir çözüm olmayacaktır. Aynı şekilde kötürüm olan ve geliri de bulunmayan kocaya tahsis olunan kiralanmış konutun kirasının bu eş tarafından ödenmesini öngören düzenleme hakkaniyete uygun olmayacaktır. Hakim bu konularda karar verirken her iki tarafın ekonomik, sosyal, sağlık vb. bütün yönlerini dikkate almalıdır. Eşlerin aynı ev içerisinde de ayrı yaşayabileceklerinin kabul edildiği İsviçre’de ayrıca hakimin bu evdeki kullanım düzenini yer ve zaman bakımından düzenlemesi gerektiği kabul edilmektedir9.