Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hekimin Sır Saklama Yükümlülüğü

Hüseyin AMİKLİOĞLU

Yabancıların Türkiye’de yasal olarak oturabilmeleri için ikamet izni almaları zorunludur. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu yabancıların Türkiye’de ikamet edebilmelerini sağlayan ikamet izin çeşitlerini düzenlemiştir. Bunlardan bir tanesi aile ikamet iznidir. Bu izin Türk vatandaşlarının, mavi kartlıların, mültecilerin veya ikamet izni sahibi yabancıların yabancı eş ve çocuklarına verilen bir ikamet iznidir. Böylelikle ailenin birlikte yaşamaları sağlanmıştır. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile düzenlenen aile ikamet izni hükümleri ayrıntılı olarak incelenmeye çalışılmıştır.

Türk Yabancılar Hukuku, Yabancı, İkametgah, İkamet İzni, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu.

Foreigners are supposed to have residence permit to be able to domicile legally in Turkey. Foreigners and International Protection Law has regulated residence permit types enabling foreigners to be able to domicile in Turkey. One of them is family residence permit. This permit is the one given to foreigner spouses and children of Turkish citizens, holders of blue card, refugees or foreigners having residence permits. Thus, it allows families to live together. Provisions of family residence permit regulated with Foreigners and International Protection Law have been tried to examined at full length.

Turkish Foreign Law, Foreign, Residence, Residence Permit, Law on Foreigne Rs and International Protection.

I. GENEL OLARAK

Hekimlik mesleği gerek hukuki gerekse maddi sonuçları bakımından son derece dikkatle icra edilmesi gereken bir meslektir. Hasta ile hekim arasındaki bu ilişki sonucu hekime yüklenen pek çok sorumluluk vardır. Bunlardan bir tanesi de sır saklama yükümlülüğüdür. Tarihte bu yükümlülüğe ilk olarak Hipokrat yemininde rastlanır.1 Bu yükümlülük hasta ile hekim arasındaki ilişkinin niteliğine göre çeşitli hukuki sebeplerden doğar. Mesela bu yükümlülüğün temeli bazen vekâlet sözleşmesi iken bazen ise haksız fiildir.2

Öncelikle ele alınacak konulardan birisi sır kavramı ve bunun unsurlarıdır. Sır kavramının objektif ve sübjektif olmak üzere iki unsuru vardır.3 Ancak bir sırrın bu yükümlülüğe konu olabilmesi için ayrıca meslek sırrı olmanın niteliklerini de taşıması gerekir. Bir sırrın meslek sırrı olabilmesi için ise sırrın öğrenilme aşamasının meslek ile sıkı bir bağının olması şarttır.

Sır saklama yükümlülüğü tek bir hukuk kaynağında net olarak düzenlenen bir kavram değildir. Bu yükümlülük anayasa da açık olarak düzenlenmese de, anayasa md 17 ve 20 bu yükümlülükle bağlantılı görülebilir. Aynı şekilde 4721 sayılı Medeni Kanunumuzda bu konuya kaynak teşkil edebilecek 23, 24 ve 25. maddeler bu konuya has düzenlemeler değildir. Borçlar kanununda da durum farklı değildir. Hasta ile hekim arasındaki sözleşme genelde vekâlet sözleşmesi olarak yorumlanır. Ancak burada bu konu sadakat ve özen yükümlülüğünün içinde dolaylı olarak incelenmiştir. Ceza kanunumuz ise bu konuya 136. ve 239. maddelerde iki önemli suç ihdas ederek katkıda bulunmuştur.4 Son olarak mesleki mevzuata bakarsak, burada net düzenlemeler görürüz. Özellikle Hasta Hakları Yönetmeliği ve Hekimlik Meslek Etiği Kuralları önemli kaynaklardır.