Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hayek’in Hukuk Kuramında Zorlama ve Meşru Zorlama

Coercion and Legitimate Coercion in Hayek’s Theory of Law

Furkan KARARMAZ

Liberal düşüncenin önemli temsilcilerinden biri olan F. A. Hayek, özellikle son dönem çalışmalarını hukuk alanına hasretmiştir. Bu çalışmalarındaki temel amacı, liberal toplum düzenine hizmet edebilecek ve düzenin devamını sağlayacak bir hukuk kuramı ortaya koymaktır. Hayek’in özgürlük kavrayışında ise en önemli nokta, özgürlüğün ancak bireylerin kendi bilgi ve gayretlerini kendi amaçları dâhilinde kullanabilmeleri sağlandığında mümkün olabileceğidir. Düşünür, bireylerin başka bireylerin amaçlarına tabi olmasının özgürlüğün tam karşıtı olan zorlamayı meydana getirdiğini belirtmiştir. Bireylerin devlet veya diğer gruplardan gelecek zorlamaya karşı korunabilmesi için demokrasi ile yönetilen ülkelerde meşru zorlamanın sınırlarının kesin olarak belirlenmesi gerektiğini öne sürmüştür. Bu amaçla düşünür, devletin meşru zor gücünü kullanırken uyması gereken temel ilkeler ortaya koymuş ve ülkedeki çoğunluğun bu gücü bireysel özgürlüğü yok etme yönünde kullanmasını engellemek amacıyla belirli sınırlamalar önermiştir.

Friedrich HAYEK, Özgürlük, Zorlama, Meşru Zorlama, Demokrasi.

Friedrich A. Hayek, one of the main representatives of liberal thought, devoted his late period studies to the field of law. The main purpose of these studies is to provide a legal theory that could serve for and maintain the liberal social order. The essential point of Hayek’s conception of freedom is that the freedom can only be possible if individuals have the chance to use their knowledge and efforts for their own ends. The philosopher stated that, coercion which is the opposite of freedom occurs when individuals are subjected to others’ ends. To protect the individuals from the coercion of the state and other groups in a democratic state, Hayek presented a set of restrictions about legitimate coercion applied by government. For this purpose the philosopher produced fundamental principles about usage of legitimate coercion and suggested certain restrictions to prevent majorities from using this power to destroy individual freedom.

Friedrich HAYEK, Freedom, Coercion, Legitimate Coercion, Democracy.

GİRİŞ

Demokrasi ile yönetilen toplumlarda özgürlük sorunu, örgütlü gruplar ve bireylerden yönelecek zorlayıcı müdahalelerin nasıl engelleneceği ile ilgilidir. Bireylerin, başkalarının uygulayacağı zorlamaya karşı tek başlarına kendilerini korumalarının mümkün olmaması, toplumda bu korumayı gerçekleştirecek bir gücün ortaya çıkmasını gerekli kılmıştır. Modern dönemde bu güç devletin tekelinde yer almaktadır. Toplumda zorlamaya başvurma tekelini elinde bulunduran devlet ise hem bu mekanizmayı idare edenlerin hem de onları seçim yoluyla belirleyenlerin, diğer bir deyişle çoğunluğun kontrolü altına girmeye meyillidir. Devletin bu özelliği, onun, bireyin özgürlüğünün dışarıdan gelecek zorlamaya karşı korunmasında etkisiz kalmasına veya daha da kötüsü, bireyin özgürlüğüne karşı yönelmiş en büyük tehdit halini almasına yol açmaktadır. Bu yazıda amaçlanan, Hayek’in özgürlüğün karşıtı olarak gördüğü zorlamaya ilişkin görüşlerinin sistemli olarak ortaya konulmasıdır. Düşünürün demokratik bir toplumda meşru zorlama ve sınırları sorunsalına yaklaşımı açıklanacaktır.

Hayek’in zorlama (coercion) tanımı, “kişinin kendi bilgisini kendi amaçları için kullanabilmesi” şeklinde yaptığı özgürlük tanımıyla örtüşmektedir. Hayek’e göre zorlama, bir kişinin eylemlerinin kendisinin değil, başka kişi veya kişilerin istek ve amaçlarına araç kılınmasıdır. Ancak bu tanımdan zorlama altındaki kişinin hiçbir seçimde bulunmadığı, salt bir araç, bir alet olarak kullanıldığı anlamını çıkarmamak gerekir. Örneğin bir kişinin elini tutup ona zorla başka birine ateş ettirme fiili, her ne kadar kötü bir fiil olsa ve kişilerin bu tür fiillere karşı korunması gerekse de, belirtilen zorlama tanımının içine girmemektedir. Çünkü burada kişinin bir eylemi bulunmamaktadır. Hayek’in kavrayışıyla zorlamada kişinin önünde seçenekler vardır; ama bu seçenekler öyle ayarlanmıştır ki kişinin seçiminin bir anlamı yoktur. Bu halde kişinin eli olmasa dahi zihni, bir başka kişinin amaçları için araç kılınmıştır. Kişinin eylemleri her ne kadar kendi eylemleri olsa da kendisi için gerçekleştirdiği eylemler olmamaktadır.1 Zorlamaya maruz kalan kişi, kendisi için en iyi olanı veya ehvenişer olanı yapacaktır; ancak eylemi her şekilde başka birinin zihnindeki tasarıma uygun olacaktır. Başka bir deyişle, eylemimizi belirleyen gerçekler başkasının kontrolü altında ise aynı şekilde eylemlerimiz de kontrol altında olacak demektir.2

Hayek’e göre zorlama kelimesi yerine cebir (force) veya şiddet (violence) kelimelerini kullanmak çok önemli bir yanlışlık değildir. Zira cebir ve şiddet, zorlamanın en önemli formlarındandır. Ancak belirttiğimiz üzere zorlama, cebir ve şiddetten daha geniş bir anlama sahiptir. Cebir veya şiddet, bu anlamda zorlamayla eş anlamlı sözcükler değillerdir. Zorlama, sadece cebir veya şiddet yoluyla yapılmaz. Aynı şekilde baskı (oppression) kelimesi de, tıpkı zorlama gibi, özgürlüğün tam zıt kutbunda yer almakla birlikte, zorlamayla eş anlamlı olmayıp, zorlama eylemlerinin sürekliliği durumunu ifade etmektedir.3