Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk Dili: Adaletin Bir Aracı

Hjördís HÁKONARDÓTTİR


Herkes, bir kişinin düşünceleri için uygun kelimeler bulma çabasına eşlik eden hüsranı ve bu kelimelerin bulundukları zaman aslında ne denli açık göründüklerini bilir. Bu, edebiyattan hukuka, hayatın her alanında böyledir.

Biz şimdi, içinde bulunduğumuz hukuk alanında, elbette ki edebiyatınkinden farklı bir dünyada, hukukta gerçek durumların ve gerçek insanların sorunları ve menfaatleri ile ilgileniyoruz. Onların anlaşmazlıklarına ve faaliyetlerine kurallar uyguluyor ve bu konuda onların hayatlarını etkileyen makul bir sonuca ulaşıyoruz. Bu çok zor gibi görünmüyor; fakat hala birçok mahkeme kararını artık kullanılmayan kelimelerle ve karmaşık şekillerde ya da belirsiz hale gelir derecede açık bir biçimde yazılmış halde buluyoruz. Bununla birlikte, dünya üzerinde mahkeme kararlarını anlamamaktan ya da yanlış anlamaktan yılmış birçok insana sahibiz.

Kanunların toplum tarafından bilinebilir olması, duruşmaların aleni olması ve mahkemelerin kararlarını yazılı ve gerekçeli şekilde sunması demokratik bir toplumun gerekleridir. Bu çalışmanın amacı adına, bizim hukukun üstünlüğü fikrimizin birkaç şartından bahsetmeme izin verin: Kanunlar geriye dönük değil, ileriye yönelik olmalı, kanunlar açık ve net şekilde açıklanmış olmalı, kanunlar aleni olmalıdır. (Raz 1979, s. 210; Finnis 1980, s. 270) Bu ilkeler, hukukun makul ve adil icrası için önemli tutulmuşlardır ve bir kısmının özellikle hukuk dili ile ilgisi vardır. Yalnızca seçilmiş bir grup -ya da bundan ziyade İngilizlerin dediği gibi "Clapham otobüsündeki adam"(the man on the Clapham omnibus)1 - onları anlayacaksa kanunları yayınlamanın ne anlamı var, öyle değil mi? O zaman, kanunların aleni olması hukukun üstünlüğü idealiyle ilgisi olmayan bir formaliteden ibaret olurdu. Kanunlar, gerçekten alenileştirilmiş değil, yalnızca basılmış olurdu. Ayrıca, bir hukuk kuralının en önemli gayesi işlevselliktir- eğer bir kural, insanların anlamayacağı kadar belirsiz veya karmaşıksa, onlar bu kuralları nasıl uygulayabilir ya da bu kurallara riayet edebilirler? Eğer kanunlar sık sık değişirse, hayatın kanuna bağlı olan yönlerini planlamak imkânsız olur. Burada kast ettiğim bütün hukuk kurallarının çok sade ve genel olması gerektiği değil. Modern toplumlarda yasakoyucunun düzenlemek istediği veya düzenlemeye ihtiyaç duyduğu birçok karmaşık sorunlar bulunduğu gibi basit bir sebeple kanunların karmaşık olması gerekebilir. Ancak, böyle bir düzenlemeden kaynaklanan bir yargısal kararın karmaşık ve belirsiz olması gerekli gözükmemektedir.