Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

1999 Tarihli Montreal Konvansiyonuna Göre
 Havayolu ile Yapılan Uluslararası Taşımalarda Yolcunun Ölümü veya Yaralanması Sonucu Doğan Zararlardan Taşıyıcının Sorumluluğu

Esra CENKCİ

GİRİŞ

Ülkemizde yurt içi havayolu taşımaları, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu1 hükümlerine tabidir. Havayolu taşımacılığının uluslararası düzeyde yapılması durumunda, gerek taşıma sözleşmesinin tarafları, gerekse taşımanın başlangıç yeri, bitiş yeri ve güzergâhı bakımından yabancılık unsuru devreye girebilmektedir. Taşıma ilişkisine yabancılık unsurunun dâhil olması ile olası uyuşmazlıklar vuku bulduğunda, uygulanacak hukukun belirlenmesi meselesi gündeme gelmektedir. Uluslararası havayolu taşımalarında taşıyıcının sözleşmeden doğan sorumluluğunun belirlenmesi konusunda uluslararası yeknesaklığı sağlamak amacıyla kabul edilen 1929 Varşova Konvansiyonuna ve Konvansiyonda değişiklik yapan La Haye ve 4 sayılı Montreal Protokollerine ülkemiz de taraf olmuştur. Böylece sözleşmenin uygulanma koşullarının gereği, Konvansiyona taraf ülkelere veya bu ülkelerden Türkiye’ye havayolu ile yapılacak uluslararası taşımalara, bu Konvansiyon veya diğer ülkenin de taraf olması durumunda Konvansiyonda değişiklik yapan protokol hükümleri uygulanmıştır2 (Varşova Konvansiyonu m. 1, 2).

1999 Montreal Konvansiyonu, ülkemiz bakımından 26 Mart 2011 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bundan böyle Türkiye ile 1999 Montreal Konvansiyonuna taraf olan ülkeler arasında havayoluyla yapılan taşımalar nedeniyle doğacak taşıyıcının sorumluluğuna 1999 Montreal Konvansiyonu uygulanacaktır.

1999 Montreal Konvansiyonu, yolcunun yaralanması veya ölümü sonucu oluşan zararlardan taşıyıcının Varşova-La Haye sistemiyle benimsenmiş olan miktar ile sınırlı sorumluluğunu kaldırmaktadır. Buna göre taşıyıcı, zararlar sınırsız sorumludur. Ancak taşıyıcının bu sorumluluğu kademelendirilerek düzenlenmiştir. Sorumluluk bakımından ilk kademe 113.100 SDR ile sınırlandırılmış, taşıyıcının 113.100 SDR’ye kadar olan sorumluluğunun mutlak (kusursuz) sorumluluk olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki bu kademede de gerçek zararın tazmin edilmesi ilkesinden vazgeçilmemiştir. İkinci kademeyi oluşturan 113.100 SDR’nin üstündeki tazminat talepleri bakımından ise taşıyıcının sorumluluğu, özen gösterme borcu artırılmış kusur sorumluluğudur3. Sorumluluğun bu şekilde kademelendirilmesi, two tier prensibi olarak adlandırılmaktadır.