Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Satıcının Zapttan Sorumluluğu

Quiet Enjoyment of the Seller

Özlem ACAR

Satıcının zapttan sorumluluğu, 6098 sayılı TBK’nun 214 ve 218’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Zapta karşı sorumluluk, satılan mal üzerinde üçüncü bir kişinin üstün bir hak ileri sürerek malı alıcının elinden almasına ya da söz konusu üstün hak sebebiyle alıcının malı kullanmasına engel olmasına karşı satıcının sorumlu tutulmasıdır. Satım sözleşmesinde satıcının zapttan sorumluluk, satıcının satılanın mülkiyetini geçirme borcunun bir sonucu ve müeyyidesidir. Satıcının mülkiyeti geçirme borcunu kısmen veya tamamen yerine getirmemiş olması halinde alıcı, zapttan sorumluluk hükümlerine dayanarak satıcının sorumluluğuna gidebilir.

Zapttan sorumluluk, Satım Sözleşmesi, Zarar, Mülkiyet, Garanti.

Quiet enjoyment of the seller is regulated under Articles between 214 and 218 of the Turkish Code of Obligations numbered 6098. Quiet enjoyment means holding responsible the seller against dissposses of any sold property from buyer, by raising an elder right of any third party on the goods or encumber buyer using the goods by the this elder right. Quiet enjoyment of the seller under the sales agreement is a result and also sanction of transferring ownership obligation. If the seller fails to transfer ownership of the sold property totally or partially; it is possible for buyer to hold the seller responsible based on quiet enjoyment provisions.

Quiet Enjoyment, Sales Agreement, Injury, Property, Guarantee.

1. SATICININ ZAPTTAN SORUMLULUĞUNUN TANIMI, HUKUKÎ NİTELİĞİ VE UYGULAMA ALANI

Satıcının zapttan sorumluluğu, TBK’nun 214 ve 218’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Zapta karşı sorumluluk, satılan mal üzerinde üçüncü bir kişinin üstün bir hak ileri sürerek malı alıcının elinden almasına ya da söz konusu hak sebebiyle alıcının malı kullanmasına engel olmasına karşı satıcının sorumlu olmasıdır1.

Zapt bazı yazarlar2 tarafından hukukî ayıp olarak nitelendirilmektedir. Ancak zapt ile hukukî ayıp kavramları birbirinden farklıdır. Zapt üçüncü bir kişinin üstün hakkına dayanarak satılana el koymasıdır. Buna karşılık genel ve soyut bir hukuk normu gereğince satılandan beklenen yararın ortadan kalkması veya önemli ölçüde azalması halinde hukukî ayıp söz konusu olur. Bir diğer ifade ile kamu hukukundan doğan sınırlamalar sebebiyle alıcının, satılandan yararlanamaması (örneğin satılan arsa üzerinde inşaat yasağının bulunması) halinde hukukî ayıbın mevcudiyetinden söz edilir ve TBK md. 219 vd. hükümleri uygulama alanı bulur. Buna göre satım sözleşmesinde satıcının tekeffül sorumluluğu “zapttan sorumluluk” ve “ayıptan sorumluluk” olarak ikiye ayrılır. Ayıptan sorumluluk bir üst kavram olarak “hukukî ayıp” ve “maddî ayıp” kavramlarını içinde barındırır3.

TBK md. 207/f. 1’e göre “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir”. Bu düzenlemeden anlaşıldığı üzere satıcının satım sözleşmesinden doğan iki aslî edim yükümü vardır. Bunlar; alıcıya satılanın zilyetliğini geçirme ve satılan üzerinde, üçüncü kişilerin alıcıya karşı öne sürecekleri üstün haklardan arınmış, kayıtsız, serbest bir tam hak kazandırma yükümlülükleridir4. Bir diğer ifade ile satıcı, mülkiyeti geçirme borcunu alıcının satılana tam ve sınırsız şekilde malik olmasına elverişli tarzda yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle zapttan sorumluluk, satıcının “satılanın mülkiyetini geçirme borcu”nun bir sonucu ve müeyyidesidir. Satıcının mülkiyeti geçirme borcunu kısmen veya tamamen yerine getirmemiş olması halinde alıcı, zapttan sorumluluk hükümlerine dayanarak satıcının sorumluluğuna gidebilir. Bu gibi durumlarda bir borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesine ilişkin olan TBK md. 112 ve devamında yer alan genel akdî sorumluluğa ilişkin hükümlerin de uygulanması mümkündür. Bu nedenle zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler özel hüküm niteliğinde olup bu yolla alıcıya ek bir korunma sağlanmıştır5. Burada, TBK md. 112’de yer alan düzenlemenin aksine satıcının kurtuluş beyyinesi ileri sürme imkânı yoktur, usul sadeleştirilmiştir ve zaptın hukukî neticeleri kesin bir şekilde tayin edilmiştir. Alıcı, zapt halinde, satıcı tarafından borcun kısmen veya tamamen ifa edilmemesi sebebi ile TBK md. 112’ye dayanarak dava açabileceği gibi, zapttan sorumluluğa ilişkin hükümlere dayanarak da dava açabilecektir6.