Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Lgbtt Bireylere Yaklaşımı

The Approach of the European Court of Human Rights Reganding LGBTT Individuals

Can ÇELİK

Çalışmada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerin lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel (“LGBTT”) bireyler kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından nasıl değerlendirildiği örnek kararlar çerçevesinde analiz edilmiştir. Eşcinselliğin suç sayılması, rızaya dayalı eşcinsel ilişkilerde aranan yaşın heteroseksüellerden farklı olması, eşcinsellerin ordudan atılması, transseksüellerin geçmiş olduğu cinsiyette bu cinsiyetteki bireylerle aynı haklara sahip olamaması, eşcinsellerin ve transseksüellerin evlenememesi, eşcinsellerin çocuklarının velayetinden yoksun bırakılması, eşcinsellerin evlat edinememesi ve LGBTT kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüş haklarının engellenmesi gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf yüksek sözleşmeci devletler tarafından yaşanan pratiklerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından nasıl değerlendirildiği ve bu olayların hak ihlali olup olmadığı incelenmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, LGBTT, Özel Hayata Saygı Gösterilmesi Hakkı, Ayrımcılık Yasağı, Devletin Takdir Marjı.

In the article, the approach of the European Court of Human Rights regarding the rights and freedoms based on European Convention on Human Rights within the context of lesbian, gay, bisexual, transvestite and transsexual (“LGBTT”) individuals is analyzed within the framework of precedent cases. It is examined within the framework of decisions and approach of the Court, whether if the interventions, such as punishment of homosexuality, discrimination regarding age of consent between homosexuals and heterosexuals, drumming homosexuals out of the army, discrimination regarding having the basic rights between transsexuals and the genders transsexuals reassigned into, prohibition of gay marriage, deprivation of parental rights of homosexuals, prohibition of child adoption of homosexuals and prevention the right of LGBTT individuals to congregate and demonstrate, are accepted in the margin of appreciations of the High Contracting States.

European Court of Human Rights, LGBTT, the Right to Respect for Private Life, Prohibition of Discrimination, Margin of Appreciation of the State.

GİRİŞ

Her şeyden önce -eşcinsellik ile ilgili- hukuki düzenlemeler yapmadan önce felsefeye başvurarak “İnsan Nedir?” sorusunu bir kez daha kendimize sormalı ve doğanın düzenine müdahale etmeden bu sorunun yanıtını vermeliyiz. Teknolojinin bu denli ilerlediği bir dönemde, insanın bir tasarımdan ibaret olmadığı sonucuna varırsak her türlü sosyolojik gelişmeye hazırlıklı olmalı, eğer bu soruya olumsuz yanıt veriyorsak, muhafazakar olduğumuz konusundaki eleştirilere açık olmalıyız.3

Cinsel yönelim4 bireylerin tercihleri ile oluşan bir durum değildir. Bu nedenle eşcinsellik bir cinsel tercih değildir. Kişinin iradesinden bağımsızdır. Cinsel gelişim sürecinde çoğunlukla ergenlikte birey tarafından fark edilir. Biyolojik ya da sosyal belirleyicileri ne olursa olsun yönelim kişi tarafından ya da tedavi ile değiştirilebilir bir durum değildir. Bununla birlikte birçok toplumda eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılar, yanlış cinsel inanışlar bulunmaktadır. En yaygın olanlarından biri de eşcinselliğin hastalık olduğu yanlış inanışıdır.5 Lezbiyen, gay ve biseksüel eğilimler hastalık değildir. Şu ana kadar yapılan hiçbir araştırma cinsel yönelim ile psikopatoloji (ruhsal rahatsızlıkları inceleyen ve hastalıklar için genel yasalar ortaya koyan psikoloji dalı) arasında hiçbir ilişki bulamamıştır. Heteroseksüel ve eşcinsel hareketler insan cinselliğinin doğal görünümleridir.6 Sonuç olarak eşcinsellik bir hastalık değil toplumun çoğunluğunu oluşturan heteroseksüellik gibi bir yönelimdir. Aksi yönde düşünce ancak kişisel inanış olabilir.7

Dünyada 1970’li yıllarda ortaya çıkan eşcinsel hareketin, eşcinsel kimliği aklama ve heteroseksüel kimliğe eşit konuma getirme uğraşısı, 1990’lara geldiğinde daha güçlü ve toplumda hoşgörüyle karşılanan bir olgu olarak eşitlik söylemini değiştirmiştir.8 Eşcinsellerin gururla cinsel yönelimlerini açıklamaları, aynı zamanda özellikle siyasi alanda dönüştürücü roller oynamalarına neden olmuştur. Bu durumda eşcinsel eğilim mahrem alanda kalan, bireysel bir durum olmaktan çıkmış, önemli bir sosyal konum elde etmiş olmaktadır.9