Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefilin Sorumluluğunun Kefalet Sözleşmesine Özgü Sebeplerle Sona Ermesi

Burak ÖZEN

I. Genel Bakış

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümleri, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerinden önemli ölçüde ayrılan düzenlemeler getirmiştir. Kefalet sözleşmesinin bir bütün olarak yeniden yapılandırıldığından söz etmek yanlış olmaz. Bu yeniden yapılandırma, İsviçre Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerinde 1941 yılında yapılan değişiklikler esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Bir başka deyişle İsviçre Kefalet Hukuku’nda 1941 yılında yapılan değişiklikler, yetmiş yıllık bir gecikmeyle Türk Hukuku’na aktarılmaya çalışılmıştır1. O halde İsviçre Kefalet Hukuku’nda 1941 yılında gerçekleşen değişikleri ele alan eserler, tarihlerinin eskiliğine rağmen, Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerinin anlamlandırılmasında başvurulması gereken kaynak durumundadırlar2.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarına, türlerine, hükümlerine ve sona ermesine ilişkin pek çok noktada önemli yenilikler ve değişiklikler içermekteyse de, iki önemli yenilik hemen göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki kefalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin nispî emredici hükümler durumuna getirilmesidir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki kapsamda olmasa da, kefili koruyucu düzenlemeler içermektedir. Ne var ki bu düzenlemelerin aksine anlaşma yapılması ve kefilin sahip olduğu savunma olanaklarının kefilin elinden alınması mümkündür. Buna karşılık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefile sağladığı korumanın kefilin aleyhine olarak değiştirilmesi mümkün değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin olarak getirdiği ikinci önemli yenilik, kefaletin şekline ve kefil olma ehliyetine ilişkin hükümlerin uygulama alanının genişletilmesidir. Gerçek kişilerce kişisel teminat verilmesine ilişkin her türlü sözleşmede, bundan böyle, kefalete ilişkin şekil kuralları ve ehliyet sınırlamaları gözetilecektir.

Bu çalışmada, kefalet sözleşmesine özgü sona erme sebeplerine ilişkin olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun getirdiği yenilik ve değişiklikler ele alınacaktır. Bu ifadede sona erme sebeplerinin kendi içinde bir sınırlandırma yapıldığına dikkat edilmelidir. Kefalet sözleşmesinin her türlü sona erme sebebi değil, sırf bu sözleşmeye özgü olanlar ilgi alanımıza girmektedir. Kefalet sözleşmesinin sona ermesi konusu, geniş bir ölçekle ele alınırsa, ikili bir ayrımın yapılması gerekir. Bu ayrıma göre, kefalet sözleşmesinin esas borca ilişkin sebeplerle sona ermesinden söz edilebileceği gibi, sırf kefalet sözleşmesine özgü sebeplerle sona ermesinden de söz edilebilir.